Yabancıların Teminat Yatırma Yükümlülüğü

yabancilarin teminat yatirma yukumlulugu

I. Genel Olarak

Yabancıların Türk mahkemelerinde dava açabilmesi, davaya katılabilmesi ve icra takibi yapabilmesi için yabancıların teminat yatırma yükümlülüğü bulunmaktadır. Teminat, Türk mahkemelerinde yabancıların açacağı davalarda mahkemenin yapacağı yargılama giderleri ve karşı tarafın uğrayacağı muhtemel zararı güvence altına almak amacıyla getirilmiş bir yükümlülüktür. Öncelikli olarak bu yazıda yabancıların teminat yatırma yükümlülüğün şartlarını, kimlerin teminat yatırmakla yükümlü olduğunu ardından teminattan muaf tutulan ülkeleri ve teminatın miktarı konularını inceleyeceğiz.

II. Yabancıların Teminat Yatırma Yükümlülüğü Yasal Dayanağı

Yabancıların teminat yatırma yükümlülüğü 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ile getirilmiştir. Bu Kanun’un 48’inci maddesi şu şekildedir: “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” MÖHUK’da yer alan bu teminat gösterme yükümlülüğü ile sadece davalı tarafın uğrayabileceği muhtemel yargılama ve takip giderleri değil, aynı zamanda muhtemel zarar ve ziyanları da karşılanması amaçlanmıştır. Ayrıca 48’inci madde ile güvence altına alınan sadece davalı tarafın değil aynı zamanda mahkemenin (hazinenin) de uğrayacağı muhtemel zararlardır.1

III. Teminat Gösterilmesinin Şartları

1. Yabancı Uyruklu Gerçek veya Tüzel Kişi Olmak

MÖHUK’ta teminat gösterme yükümlülüğü konusunda “yabancılık” ölçütü esas alınmıştır. Buna karşın davalının veya kendisine karşı takibe girişilen karşı tarafın vatandaşlığı, bir öneme sahip değildir. Bunun gibi davalı tarafın yerleşim yerinin veya mutad meskeninin de Türkiye’de veya yurt dışında olmasının bir etkisi yoktur. MÖHUK m. 48 kapsamında teminat gösterme yükümlülüğü sadece davacının, müdahilin veya takip yapanın “yabancılık” sıfatına bağlanmıştır. Yani karşı tarafın yabancı veya Türk vatandaşı olması önem arz etmez.2

Milletlerası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da sözü geçen teminat yükümlülüğü altındaki yabancı gerçek kişilerden kasıt; yabancı ülke vatandaşları, vatansızlar ve mültecilerdir. Yabancı ülke vatandaşları Türk vatandaşı olmayıp diğer ülkelerin vatandaşı olan kişilerdir. Hem Türk vatandaşlığı hem yabancı ülke vatandaşlığı bulunan kişilerin ise teminat yatırmalarına gerek yoktur. Zira bu kişilerin Türk vatandaşlığı esas alınır.3

Ancak vatansızlar ve mülteciler için özel durumlar öngörülmüştür.

Vatansızlar

Vatansız kişiler, hiçbir ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olmayan kişilerdir. Bunlar hiçbir ülkenin vatandaşı olmadıklarından, kişiliklerine veya malvarlıklarına karşı milletlerarası hukuka aykırı herhangi bir fiille karşılaştıklarında hiçbir ülkenin diplomatik korumasından istifade edemezler. Türk hukukuna göre, vatansızlar yabancı sayılırlar. Ancak Türkiye’nin de taraf olduğu ve 06.06.1960’da yürürlüğe giren Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşmenin 16. maddesine göre;

1) Vatansız bir kişi bütün Sözleşmeci Devletlerin ülkelerinde hukuk mahkemelerine serbestçe başvuruda bulunabilir. 2) Vatansız bir kişi, daimi ikametinin bulunduğu Sözleşmeci Devlette, adli yardım ve cautio judicatum solviden (teminat akçesinden) muafiyet dâhil olmak üzere mahkemelere başvuruya ilişkin konularda bir vatandaşınkiyle aynı muameleden yararlanır. 3) Vatansız bir kişi 2. paragrafta sözü edilen konular hakkında, daimi ikametinin bulunduğu ülkeden başka ülkelerde daimi ikametinin bulunduğu ülke vatandaşlarına gösterilen muamelenin aynısından yararlanır.” hükmü bulunmaktadır. Buna göre vatansızlar teminat yatırmaktan muaftır.

Mülteciler

Mülteci, yaşadığı siyasi ve sosyal krizler dolayısıyla ülkesini terk etmek zorunda olan kişidir. Bu kişiler hiçbir devletin himayesi altında bulunmamaktadır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti 1951 tarihli Mültecilerin Hukuksal Statüsüne Dair Cenevre Sözleşmesini coğrafi sınırlama ile imzalamıştır. Coğrafi sınırlamanın sonucu olarak Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi ülkeler dışından gelen iltica etmek isteyen kişilere geçici uluslararası koruma sağlamaktadır.

Madde 16- “1. Her mülteci, bütün Taraf Devletlerin toprakları üzerindeki hukuk mahkemelerine serbestçe ve kolayca başvurabilecektir. 2. Her mülteci, sürekli ikametgahının bulunduğu Taraf Devlette, adli yardım ve teminat akçesinden muafiyet dahil, mahkemelere müracaat bakımından vatandaş gibi muamele görecektir. 3. Her mülteci, sürekli ikametgâhının bulunduğu, ülkenin dışındaki Taraf Devletlerde, o ülkelerin vatandaşlarına 2. fıkrada bahsedilen konular hakkında yapılan muamelenin aynından istifade edecektir.”

Bu hükme göre mülteciler de teminat yatırmaktan muaftır.

İmtiyazlı Statülü Yabancılar (Mavi Kartlılar)

Doğumla Türk vatandaşlığını kazanan ama yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları, ekonomik, sosyal sebeplerle yaşadıkları ve çifte vatandaşlığı kabul etmeyen devletlerin vatandaşlığını kazanmak istediklerinde, öncelikle kendi vatandaşlıklarını terk etmek durumunda kalabilirler.

İmtiyazlı statülü yabancılar, çıkma izni almak suretiyle vatandaşlıktan çıktıklarını ispat edebilmek için “Mavi Kart” olarak adlandırılan bir belgenin düzenlenerek kendilerine verilmesini yurt dışında dış temsilciliklerden, yurt içinde ise il müdürlüklerinden isteyebilirler. Gerekli görülen hallerde, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü de Mavi Kart düzenleyebilir. Buna ek olarak Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden ve nüfus kaydında bu yolda açıklama bulunan kişiler, nüfus kayıt örneği ya da sistemden alacakları bir belge ile de haklarını kullanabilirler.

Türk vatandaşlığını doğumla kazanmış olup da, İçişleri Bakanlığı’ndan vatandaşlıktan çıkma izni alan kişiler, genel olarak Türk vatandaşlığını kaybettikleri tarihten itibaren yabancı muamelesine tabi tutulmaktadırlar. Fakat bu kişilerin imtiyazlı statüde oldukları, Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 28’inci maddesinde düzenlendiğinden, MÖHUK’un 48’inci maddesi kapsamında teminat gösterme yükümlülükleri bulunmamaktadır. Kısacası mavi kartlıların Türkiye’de açacakları davada ve yapacakları icra takiplerinde Kanun’un 48’inci maddesi anlamında teminat yatırma zorunlulukları yoktur. Fakat Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öngörülen Türk vatandaşları için teminat yatırma hükümleri saklıdır.4

Tüzel kişilerin yabancı mahiyette olup olmadıkları Milletlerarası özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 9’uncu maddesinin dördüncü bendi gereği “statülerindeki idare merkezi”ne göre belirlenecektir. Yani idare merkezi Türkiye dışında olan tüzel kişiler de teminat göstermek zorundadır.

2. Türk Mahkemeleri’nde Dava Açmak, Davaya Katılmak, İcra Takibinde Bulunmak

Teminat yatırma mükellefiyetinin bir diğer şartı Türk mahkemelerinde veya icra müdürlüklerinden dava açmak, dava katılmak ve icra takibinde bulunmaktır.Eğer ki davacı yukarıda bahsedildiği üzere yabancı niteliğini taşıyorsa teminat yatırmakla yükümlüdür. Davalının ise Türk vatandaşı veya yabancı olmasının davacı bakımında bir önemi yoktur. Bununla birlikte eğer yabancı davalı konumundaysa ve fakat aynı davada bir karşı dava dava açmışsa bu halde de teminat yatırmakla yükümlü olacaktır.

Türk mahkemelerinde görülen davada davaya katılan yabancı da teminat yatırmakla yükümlüdür. Açıklamak gerekirse hukuk sistemimizde davaya katılma iki şekilde olur: Asli müdahale ve fer’i müdahale. Bir kişinin, derdest olan bir dava devam ederken davanın konusu olan hak veya şeyin üzerinde kısmen veya tamamen bir hak iddia ederek davanın görüldüğü mahkemede dava açmasına asli müdahale denir. Yani davaya asli müdahil olarak katılan yabancı şahıs, taraf konumunda olduğu için, MÖHUK madde 48’e göre teminat yatırma mükellefiyeti bulunmaktadır. Çünkü davaya asli müdahil olarak katılan kişi de davacı konumunda olduğundan, davacının yükümlülüklerinden asli müdahil olan şahısta aynı asıl davanın davacısı gibi sorumludur.5

İki taraf arasında görülmekte olan bir davada, dava sonucu üçüncü bir kişiyi yakından ilgilendiriyor olabilir. Bu gibi hallerde üçüncü kişin davaya katılmasında hukuki yararı vardır. Görülmekte olan davada tarafların birinin yanında davaya katılmaya fer’i müdahale denir. Ancak kişi yalnızca davacının yanında davaya fer’i müdahil olarak katıldığında teminat yatırmakla yükümlüdür. Davalının yanında davaya katılırsa teminat yatırmakla yükümlü olmayacaktır. Zira davalı yabancıdan teminat yatırması istenmezken, davalının yanında davaya müdahil olan taraftan teminat yatırması beklenemez.

Yabancıların Türkiye’de başlatacakları icra takiplerinde teminat göstermeleri zorunludur. Hem hem ilamlı hem de ilamsız icra takipleri için geçerlidir.

İcra takibi sürecinde ihtiyati tedbir için yatırılan teminatın MÖHUK madde 48’deki teminat yerine geçip geçmeyeceği sorusunun cevabını ise Yargıtay 12. Hukuk Dairesi vermiştir. MÖHUK’un 48’inci maddesi, ihtiyati haciz maddesinden farklı olarak yargılama giderlerini de kapsamaktadır. Bu nedenle yabancı şahsın esas takibe başlanması için ayrıca teminat göstermesinin bir zorunluluk olduğunu Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 02/12/1987 tarihli, 1987/1034 Esas, 1987/9973 Karar sayılı kararında belirtmiştir.

3. Teminat Göstermekten Muaf Olmamak

Söz konusu maddenin teminattan muafiyet halini düzenleyen 2’nci fıkrasında; mahkemenin dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutacağı bildirilmiştir.

Karşılıklılık; davacı, davaya katılanı (müdahil) veya icra takibini yapan yabancının mensup olduğu devlette Türk vatandaşları için de aynı muafiyetin tanınabilmesidir.

Karşılıklılık, Türk Milletlerarası Özel Hukuku kapsamında akdi, kanuni ve fiili olmak üzere üç ayrı şekilde sağlanabilmektedir.

Dolaysıyla yabancının vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında yapılan bir sözleşmeye dayanarak veya yabancı ülkenin kanunları uyarınca veya fiili uygulama gereği Türk vatandaşları da o devlette teminattan muaf tutuluyorsa yabancı da Türkiye’de teminattan muaf tutulacaktır.

Akdi karşılıklılık, Türkiye Cumhuriyeti ile teminat göstermesi gereken gerçek ya da tüzel kişi davacı, müdahil ya da icra takibi yapan tarafın vatandaşı olduğu devlet arasında teminattan muafiyeti öngören ikili ya da çok taraflı anlaşmanın varlığı halinde sağlanmış olacaktır.

IV. Muafiyet Anlaşmaları

Teminattan muafiyet öngören çok taraflı sözleşmeler

a) 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi

Bu sözleşmeye taraf olan ülke vatandaşları, sözleşemye taraf diğer ülkelerde dava açtıklarında teminattan muaf tutulacaktır.

Sözleşmeye taraf ülkeler şunlardır:

  1. Almanya
  2. Arjantin
  3. Arnavutluk
  4. Avusturya*
  5. Belarus (Beyaz Rusya)
  6. Belçika
  7. Bosna Hersek
  8. Çek Cumhuriyeti
  9. Çin (sadece Makau Özerk Bölg.)
  10. Danimarka
  11. Ermenistan
  12. Fas
  13. Finlandiya
  14. Fransa
  15. Hırvatistan
  16. Hollanda
  17. İspanya
  18. İsrail
  19. İsveç
  20. İsviçre
  21. İtalya
  22. İzlanda
  23. Japonya
  24. Karadağ
  25. Kazakistan
  26. Kırgızistan
  27. Kuzey Makedonya
  28. Letonya
  29. Litvanya
  30. Lübnan
  31. Lüksemburg
  32. Macaristan
  33. Mısır
  34. Moğolistan
  35. Moldova Cumhuriyeti
  36. Norveç
  37. Özbekistan
  38. Polonya
  39. Portekiz
  40. Romanya
  41. Rusya Federasyonu
  42. Sırbistan
  43. Slovakya
  44. Slovenya
  45. Surinam
  46. Türkiye
  47. Ukrayna
  48. Vatikan

b) Avrupa İkamet Sözleşmesi

Sözleşmeye taraf ülkeler şunlardır:

  1. Almanya
  2. Belçika
  3. Danimarka
  4. Hollanda
  5. İngiltere*
  6. İrlanda*
  7. İsveç
  8. İtalya
  9. Lüksemburg
  10. Norveç
  11. Türkiye
  12. Ukrayna
  13. Yunanistan

c) Türkiye ile İkili Adli Anlaşmalar

Yukarıda belirtilen anlaşmalar dışında Türkiye ile ikili anlaşmaları olan şu ülkeler yabancıların teminat yatırma yükümlülüğü muaftır:

  1. Almanya
  2. Arnavutluk
  3. Avustralya
  4. Avusturya
  5. Azerbaycan
  6. Belarus
  7. Bosna-Hersek
  8. Bulgaristan
  9. Cezayir
  10. Çekya
  11. Çin
  12. Fas
  13. Gürcistan
  14. Hırvatistan
  15. Hindistan
  16. Irak
  17. İngiltere
  18. İran
  19. İsviçre
  20. İtalya
  21. Karadağ
  22. Kazakistan
  23. Kırgızistan
  24. Kuveyt
  25. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
  26. Litvanya
  27. Macaristan
  28. Makodonya
  29. Mısır
  30. Moğolistan
  31. Moldova
  32. Özbekistan
  33. Pakistan
  34. Polonya
  35. Romanya
  36. Sırbistan
  37. Slovakya
  38. Slovenya
  39. Suudi Arabistan
  40. Tacikistan
  41. Tunus
  42. Türkmenistan
  43. Ukrayna
  44. Umman
  45. Ürdün

arasında teminattan muafiyeti öngören adli yardım, ikamet veya dostluk anlaşmaları bulunmaktadır.6

V. Yabancıların Teminat Yatırma Yükümlülüğü Teminatın Miktarı

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da teminatın miktarına ve türüne ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddeleri burada kıyasen uygulanır. Buna göre göre Hukuk Muhakemleri kanunu’nun 87’nci maddesinde düzenlendiği üzere “Bir davada verilecek teminatın tutarını ve şeklini hâkim serbestçe tayin eder. Ancak, tarafların teminatın şeklini sözleşmeyle kararlaştırmaları hâlinde, teminat ona göre belirlenir.

Buna göre hâkim, teminatın türünü tayin ederken takdir hakkını kullanır. Önüne gelen somut olayın özelliklerine göre, para, hisse senedi, tahviller, gayrimenkul rehini, muteber bir banka kefaleti ve noterden onaylı bir kefalet sözleşmesi ile gösterilen kefil gibi birçok teminat türünden herhangi birini belirlemekte serbesttir. Uygulamada genelde en çok görülen teminat çeşidi para şeklinde tayin edilen teminat türüdür.7

Teminat para cinsinden yatırılırken döviz olarak yatırılabileceği gibi Türk parası olarak da yatırılabilir. Ancak Yargıtay kararlarında teminatın yabancı para olarak yatırılmasını içtihat etmiştir. Yargıtay8 teminatın döviz cinsinden yatırılmasını ayrıca merkez bankasına depo edilmesi yönünde kararlar vermiştir. Bu kararlar Türk Parasını Koruma Kanunu’na dayanarak verilmiştir. Ancak bununla birlikte sözü geçen kanunda bu tür bir zorunluluk yer almamaktadır. Neticede uygulamada teminatın döviz cinsinden yatırıllması gerektiği kabul edilmektedir.

Yabancıların teminat yatırma yükümlülüğü dava veya icra takibi sürecini uzatabilecek nedenlerden biridir.

Gökçe ARAL

Medeni Usul Hukuku Yayınlarımız

İcra Hukuku Yayınlarımız

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawyer.com

whatsApp →

Dipnotlar

  1. TÜTÜNCÜBAŞI, Uğur; Milletlerarası Usul Hukukunda Teminat Gösterme Yükümlülüğü, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi – Cilt: 12, Sayı 2, 2012, s. 193
    ↩︎
  2. TÜTÜNCÜBAŞI, Uğur; Milletlerarası Usul Hukukunda Teminat Gösterme Yükümlülüğü, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi – Cilt: 12, Sayı 2, 2012, s. 201
    ↩︎
  3. ÇALIŞKAN, Zeynep; Milletlerarası Usul Hukukunda Teminat, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Doktora Tezi, istanbul, 2012, s. 60
    ↩︎
  4. ÇALIŞKAN, Zeynep; Milletlerarası Usul Hukukunda Teminat, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Doktora Tezi, istanbul, 2012, s. 66
    ↩︎
  5. ÇALIŞKAN, Zeynep; Milletlerarası Usul Hukukunda Teminat, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Doktora Tezi, istanbul, 2012, s. 72
    ↩︎
  6. https://diabgm.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/yabancilarin-teminat-yatirma-yukumlulugu05032021034324 ↩︎
  7. ÇALIŞKAN, Zeynep; Milletlerarası Usul Hukukunda Teminat, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Doktora Tezi, istanbul, 2012, s. 82
    ↩︎
  8. Yarg. 12.HD., 03.05.2004, E.2004/6171, K.2004/11005; Yarg. 12.HD., 30.06.2004, E.
    2004/11771, K. 2004/17267; Yarg. 12. HD., 30.06.2004, E. 2004/12413, k. 2004/17225; Yarg. 12.
    HD., E. 2004/12953, K. 2004/17556 ↩︎