Vesayet Nedenleri

vesayet nedenleri

I. Vesayet Nedir?

Vesayet , velâyet altında bulunmayan küçüklerin ve çeşitli nedenler yüzünden kendilerini ve/veya mallarını idare etmekten yoksun velâyet altına alınmamış erginlerin korunması ve onların temsil edilmesi maksadıyla kabul edilen devletçe yapılandırılmış hukukî bir müessesedir 1

Genel anlamda vesayetin ana amacının koruma, himaye, kollama ve gözetme olduğu belirtilmektedir. Vesayet ile vesayet altına alınan bireylerin, çeşitli nedenlerle karşı karşıya kalabileceği olumsuz durumları engellemek amaçlanır. Bu kişilerin çıkarlarını garanti altına almak ve bu kişilere hukuki destek sağlamak da amaçlar arasındadır. 2

Yargıtay’ın ve Bölge Adliye Mahkemeleri’nin 3 yerleşik içtihatlarında da vesayetin, kamu düzenine ilişkin bir müessese olduğu kabul edilmektedir.

Vesayet kurumu sayesinde vesayet altına alınan kişilerin bakımı, temsili, şahsi ve ekonomik çıkarlarının korunması; vesayet makamı ve denetim makamının gözetimi altında olan gerçek kişiler tarafından sağlanmaktadır. Bu kapsamda vesayetin, genel anlamda bir koruma kurumu niteliğini haiz olduğu kabul edilmektedir. Bununla birlikte kişinin vesayet altına alınması ile kişiye sağlanan iki yönlü hukuki korumadan bahsedilmektedir. Sağlanan hukuki korunmanın ilki, işlem ehliyeti sınırlanarak kişiye sağlanan korumadır. İkincisi ise vesayet makamı tarafından atanan vasi tarafından kişiye sağlanan korumadır.4

Vasi atanması, vasinin hak ve yükümlülükleri vesayet davası hakkında bilgi edinmek için “Vasi Atanması Usulü, Vasinin Hak ve Yükümlülükleri” yazımızı okumanızı tavsiye ederim.

II. Vesayet Nedenleri

1. Küçüklük

Hukuk düzenimizde küçüklük, kişilerin doğumdan başlayarak erginlik yaşına gelinceye veya kanunda sayılan sebeplerle ergin sayılıncaya kadarki hukuki durumudur.

Küçüklüğün başlangıcı esasında kişiliğin kazanılmasına bağlanmıştır. Kişiliğin başlangıcı ise çocuğun sağ ve tam doğmasıdır ve ölümle de sona erer. Tam doğum, çocuğun ana rahminden tamamıyla ayrılması ve bağımsız bir canlı hâline gelmesidir. Bir kimse aynı anda hem velayet hem de vesayet altında olamaz. Zira bu iki kurum esasen birbirinin muadilidir. İkisinin aynı kişide vücut bulmasında hukuki yarar yoktur. Bu sebeple hukukumuzda kural, küçüklerin ergin oluncaya dek anne-babalarının velayeti altında bulunmasıdır. İstisnai olarak ise herhangi bir sebeple velayet altında bulunmayan küçük vesayet altına alınır. Bu , kanunun emredici bir hükmüdür.5

Velayet münhasıran anne ile babaya verilmiş bir yetkidir. Herhangi bir sebeple velayet altında bulunmayan küçük vesayet altına alınacaktır. Zira velayet kurumu, küçüğün kişisel ve finansal haklarının korunması açısından gerekli olmakla birlikte yeterlidir de.6

Velayet hakkı münhasıran anne ve babaya tanınmıştır. Evlat edinme hâli hariç, anne ve baba dışında hiç kimseye tevdi olunamaz. Velayet altındaki bir küçük, ancak mahkeme kararıyla anne babanın velayeti kaldırıldıktan sonra, vesayet altına alınarak kendisine bir vasi atanır. Ana babadan birinin ölümü hâlinde velayet sağ kalan tarafa aittir. Sağ kalan taraf hakkında velayetin kaldırılmasına ilişkin bir karar yoksa velayet altında bulunan küçüğün vesayet altına alınması söz konusu olamaz. Küçük üzerinde velayetin kaldırılması durumunda, küçüğe vasi atanması hususunda, vesayet makamına duyuruda bulunulması gerekir. Bu durumda velayet yetkisinin doğrudan, akrabalara verilmesi ve bu kimselerin müştereken veya ayrı ayrı bu yetkiyi kullanması şeklinde hüküm kurulması mümkün değildir.7

Küçüklerin velayet altında bulunmama sebepleri; anne ve babanın her ikisinin de ölmüş olması, velayetin anne ve babanın her ikisinden de alınmış olması, anne ve babadan birinin ölmüş olması ve sağ kalan tarafın velayeti gereği gibi yerine getiremeyecek durumda olması, anne ve baba boşanmış ise boşanmaya karar veren mahkemenin velayeti anne ve babaya vermemiş olması ya da boşanma sonrası küçüğün velayeti kendisine verilen tarafın sonradan ölmüş olması veya başkasıyla evlenmesi sonucu küçüğün hak ve menfaatinin tehlikeye düşmüş olması, anne ve baba hakkında gaiplik kararı verilmesi veya anne ve babanın kısıtlanması yahut anne ve babanın kim olduğunun belli olmaması durumları olarak sıralanabilir. Boşanma sonucu velayet kendisine verilen taraf sonradan ölünce, velayet kendiliğinden sağ kalan diğer tarafa geçmez. Bunun için hâkim kararı gerekir.8

2. Kısıtlama

Kısıtlılık kararı kişinin ehliyetini sınırlandırdığı için ancak kanunda düzenlenen sebeplerin mevcut olması halinde verilebilmektedir. Kısıtlanma sebepleri Kanunun 405-408’inci maddeleri arasında sınırlı sayıda düzenlenmiştir. Bu itibarla sayılan sebeplerden başka sebeplerle bir kişinin kısıtlanması mümkün değildir. Bunlar; akıl hastalığı veya akıl zayıflığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim, özgürlüğü bağlayıcı ceza ve istek üzerine kısıtlamadır.10

A. Akıl Hastalığı veya Akıl Zayıflığı

Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır. Bu kanun hükmüne göre tek başına akıl hastalığı veya akıl zayıflığı kısıtlanmak için yeterli değildir. Bu kişilerin kısıtlanabilmesi için kendi işlerini gereği gibi görememesi ya da korunmaları ve bakımları için sürekli başkalarının yardımına ihtiyaçlarının olması yahut başkalarının güvenliğini tehlikeye sokması gerekmektedir. Başkalarının hayatını tehlikeye sokmasının sürekli olması şart olmayıp, bu tehlikenin zaman zaman ortaya çıkması da yeterlidir. Akıl hastalığı ve akıl zayıflığı birbirinden farklı tıbbi kavramlardır. Akıl zayıflığı akıl hastalığı kadar ileri değildir. Akli melekelerin yeterince gelişmemesi, doğuştan bir eksiklik, az gelişmişlik veya sonradan oluşan işlev bozukluğu gibi durumları ifade eder.11

409’uncu maddenin ikinci fıkrası maddesi gereğince akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlama kararı verilmeden önce mutlaka resmi sağlık kurulu raporu aldırılmalı ve bunun sonucuna göre karar verilmelidir. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlamaya karar verilebilmesi için bunun sürekli olması gerekir. Geçici olan durum nedeniyle kısıtlama kararı verilemez. Vesayet makamı gerekli görürse kısıtlama kararı vermeden önce kısıtlı adayını dinleyebilir. Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.12

B. Savurganlık, Alkol veya Uyuşturucu Madde Bağımlılığı, Kötü Yaşama Tarzı, Kötü Yönetim Nedeniyle Kısıtlama

Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır. Bunun için kısıtlının dinlenilmesi gerekecektir.

Savurganlık; kişinin normal bir kimseden beklenmeyecek derecede bilinçsiz olarak harcama yapmasıdır. Bu yüzden kişin kendisini ve ailesini darlık ve yoksullukla karşı karşıya bırakma hâlidir.

Alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı; uyuşturucu maddeleri ve alkollü içkileri aşırı şekilde kullanmayı alışkanlık hâline getiren ve bu alışkanlığını devamlı sürdüren kişinin bu yüzden kendi sağlığını tehlikeye düşürmesi, devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olması veya başkasının güvenliğini tehdit etmesi yahut onlara zarar vermesi, yine kendisini ve ailesini yoksulluğa düşürecek davranışlar sergilemesi veya rahatsız etmesidir. Vesayet makamı, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı ve vesayet koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda taraf delillerini toplar. Nihayetinde sonuca göre karar verir. Alkol bağımlılığına dayalı kısıtlama hâlinde çelişen Sağlık Kurulu raporlarında, aynı sayıda psikiyatri uzmanın imzasının bulunması hâlinde çelişkinin Adli Tıp Genel Kurulu tarafından giderilmesi gerekir.14

Kötü yaşama tarzı; kişinin toplum ve aile açısından kötü, benimsenmeyen, hoş görülmeyen ve devamlılık arz eden ahlak dışı tutum ve davranışlarıyla başkalarını tehdit etmesi, kumar oynaması, fuhuş alışkanlığı, dolandırıcılık, sahtekarlık, muhabbet tellallığı, başıbozuk hayat sürme, kirli işlerle uğraşma, kirli bir sefahat âlemine dalmış olma ve cinsi sapıklık vb. hâllerin devamlılığı sonucunda, bakım ve korunmaya muhtaç durumda olması, yine bu kötü yaşam tarzı sebebiyle, kendisini veya ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesiyle karşı karşıya bırakmasıdır.

Kötü yönetim; tembelliği, düşüncesizliği veya dikkatsizliği nedeniyle yeterli geliri sağlayamayan veya sermayesini yeterince koruyup, artırıp ondan yararlanamayan, yaptığı harcamaların hesabını veremeyen kötü yönetim gösteriyor sayılır.15

C. Özgürlüğü Bağlayıcı Ceza

Bir yıl ya da daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûm olmak bir kısıtlama nedenidir. Bu halde, vesayet, hapis süresi ile sınırlıdır. 407’nci maddesnin kinci fıkrasına göre cezayı yerine getirmekle görevli makam, hükümlüye vasi atanması amacıyla hükümlünün cezasının infaz edilmeye başlandığını derhal yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlü kılınmıştır. Burada bildirim yükümlülüğü, cezanın infazını yerine getiren cumhuriyet savcısına aittir.16

Yukarıdaki madde hükmünden anlaşılacağı gibi, herhangi bir suçtan dolayı mahkemece bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya, hapis cezasına mahkûm edilmiş ergin bir kimse, mahkeme kararının kesinleşmesiyle birlikte kendiliğinden vesayet altına girmiş olmaz. 407’nci madde gereğince kişinin kısıtlanmasına karar verilebilmesi için mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesi ve fiilen infazın başlamış olması gerekmektedir.17

Cezayı yerine getirmekle görevli makam, ceza çekilmeye başlandığında, kendisine vasi atanmak üzere yetkili vesayet makamına derhal bilgi verir. Yetkili vesayet makamı, hükümlünün yerleşim yerindeki vesayet makamıdır. Bildirim üzerine vesayet makamı tarafından hükümlüye bir vasi atanır. 471’inci madde gereğince, özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet nedeniyle kısıtlanan kişi üzerindeki vesayet, hapis halinin sona erdiği anda otomatik olarak ortadan kalkacaktır. Kişinin tam ehliyetli hale gelebilmesi için, ayrıca bir karara ihtiyaç olmayacaktır. Ceza süresi dolduğunda ya da cezanın yerine getirilmesi durumunda kısıtlılık kendiliğinden kalkar yani son bulur.18

D. Kişinin Kendi İsteği Üzerine Vesayet Altına Alınması

Türk Medeni Kanunu’nun 408’inci maddesinde, hakkında herhangi bir kısıtlama nedeni bulunmayan ergin kimselerin kendi talepleriyle kısıtlanabilecekleri düzenlenmektedir. Kişinin yaşlılığı, sakatlığı ya da deneyimsizliği nedenleriyle işlerini gereği gibi yönetememesi halinde kendi isteğiyle kısıtlanacağı öngörülmektedir. Böyle bir istem söz konusu değil ise, vesayet makamı kendiliğinden kısıtlamaya karar veremez. Nitekim kısıtlanma, şahsa sıkı sıkıya bağlı hak olduğundan kısıtlı adayının temyiz kudretini haiz olması gerekmektedir.19

İlk önce kişinin kendi isteğinin bulunması ön şarttır. Bununla birlikte yaşlılığı, sakatlığı, ağır rahatsızlığı, deneyimsizliği nedeniyle işlerini gereği gibi sürdüremiyor olduğunu kanıtlamak suretiyle yerleşim yeri vesayet makamından kısıtlanmasını talep edebilmektedir. İlgili kişinin serbest iradesiyle kısıtlanmayı talep etmesi gerekmektedir. Ayrıca yalnızca istem anında değil karar anında da kişinin kısıtlanmayı talep iradesi bulunmalıdır.20

Vesayet makamı, kişiden gelen böyle bir kısıtlanma talebi üzerine öncelikle, kişinin ibraz ettiği rapor, resmî belge, şahit beyanları vb. delillerle sakatlık, yaşlılık, deneyimsizlik durumları nedeniyle kişinin işlerini gereği gibi yerine getirip getiremediğini belirledikten sonra, kişinin vesayet altına alınmasının yararına olacağı kanaatine varırsa kısıtlama kararı verecek ve kişiye vasi atayacaktır. Yargıtay kararlarında da21 talepte bulunan kişinin yaşadığı durum nedeniyle işlerini gereği gibi göremediğini, dava sırasında ispatlaması gerektiği belirtilmektedir.22

İsteğe bağlı kısıtlama kararı alınmadan önce, ilgili isteminden dönebilir. Ancak karar alındıktan sonra kısıtlı isteminden döndüğünü ifade etse bile rücu durumu söz konusu olmamaktadır. Ancak, kısıtlılık kararın verilmesini gerektiren koşulların ortadan kalkması halinde talep üzerine, vesayet makamınca kısıtlılık kararı kaldırılabilmektedir. Yargıtay bir Kararı’nda,23 yaşlılık ve hastalık sebebiyle isteğe bağlı kısıtlanan kişinin kısıtlılık kararının kaldırılabilmesi için sağlık raporu alınması akabinde karar verilmesi gerektiğine özellikle vurgu yaparak rapor olmaksızın verilen kararı bozmuştur.

Gökçe ARAL

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawyer.com

whatsApp →

Dipnotlar

Tuncay, Burak. Bir Kamu Vesayeti Organı Olarak Vasi ve Vasinin Hukuki Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2022

1Akıntürk, Turgut / Ateş, Derya. Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, 19. Baskı, Ankara, 2016., s.469

2Karagan, Selin.Türk Medeni Kanunu’na Göre Vesayeti Gerektiren Haller ve Vesayet Organlarının Sorumluluğu, Ufuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2023, s. 4.

3Gaziantep BAM 4.HD., 21/01/2020T., 2019/1514E., 2020/100K. sy. Kararı’nda: “…Davacının vasi olarak atanmasına karar verildiği, kararda esas yönünden bir hatanın bulunmadığı vesayete ilişkin davaların kamu düzeninden olması nedeniyle davadan feragat edilmesinin sonuca etkili olmayacağı…”

4Karagan, a.g.e. s. 5

5 Aldemir, Songül. Medeni Kanun Çerçevesinde Vesayet İlişkisi ve Vesayeti Gerektiren Haller, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum 2020, s. 69

6 Aldemir, a.g.e. s. 70

7 Aldemir, a.g.e. s.71

8Aldemir a.g.e. s. 71

9Aldemir a.g.e. s.72

10 Aydoğdu, Burcu Gizem. Aile Hukukunda Vesayet ve Uygulamada Vesayet Davaları, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum, 2020, s. 29

11Aydoğdu, a.g.e. s. 30

12Aydoğdu, a.g.e. s. 32

13Aldemir, a.g.e. s. 78

14Aldemir, a.g.e. s.79

15Aldemir, a.g.e. s.80

16Acar Umut, Ayşe. Türk Hukukunda Vesayet Altındaki Kişinin Hukuki Durumu ile İlgili Vasinin Sorumluluğu, Yüksek Lisans tezi, İstanbul, 2019, s. 53

17Acar Umut, a.g.e. s. 53

18Acar Umut a.g.e. s. 54

19Karagan Selin. Türk medeni Kanununa Göre Vesayeti gerektiren Haller ve Vesayet Organlarının Sorumluluğu, Ankara, 2023, s. 58

20Karagan, a.g.e. s. 59

21 Yargıtay 2.HD., 2011/12332E., 2011/23616K. sy. Kararı’nda; “Kısıtlanması istenilen kişinin, 1946 doğumlu olduğu ve gözlerinin görmediği iddia edilmektedir. TMK m.408 kapsamında kısıtlılık kararı verilebilmesi için, kısıtlanması istenilen bireyin kendisinin bizzat dava açmasına gerek bulunmayıp, açılan davada bu isteğini açıklaması da yeterlidir. Kısıtlanması istenilen kişi, duruşmadaki beyanında kısıtlanmasını istediğini bildirmiştir. Ancak, kişinin kısıtlanmasını istemesi yeterli bulunmayıp TMK m.408 kapsamında bir kişi olduğunu ve bu durumu nedeniyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini de ispat etmesi gerekmektedir. Açıklanan sebeplerle; kısıtlı adayının, yasada açıklanan halde bulunup bulunmadığının tespiti için sunulacak kanıtlar toplanarak, gerekirse kendiliğinden araştırma ilkesi uyarınca araştırılarak; gerçekleşecek neticeye göre karar verilmesi gerekmektedir.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.

22Karagan, a.g.e. s. 60

23 Yargıtay 8.HD., 26.01.2017T., 2017/920E., 2017/766K. sy. Kararı’nda; “Devlet hastanesinin kısıtlı adayına ilişkin sağlık kurulu raporuna göre şahsın ağır derecede engelli olduğu, bazı günlük aktiviteleri sırasında yardıma ihtiyaç duyduğu, mahkemece dinlenmesinde lüzum olduğu, fiziksel özrü sebebiyle vasi atamasının uygun olduğu belirtilmiştir. İlk derece mahkemesi kararında kişinin kendi isteği ile kısıtlanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. TMK’nın m.408’e göre sayılan sebeplerle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her on sekiz yaşından küçük olmayan yani ergin kişi kısıtlanmasını isteyebilir. Vesayetin sona ermesi durumları TMK m.470 vd. maddelerinde düzenlenmektedir. Mahkemece, kısıtlanma sebepleri de göz önüne alınarak; araştırma, değerlendirme ve inceleme yapılarak, kısıtlanma sebebinin sona erdiğine ilişkin resmi sağlık kurulu raporu alındıktan sonra oluşacak kanaate göre bir hüküm tesis edilmesi gerekmektedir.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.

Kaynakça

ACAR UMUT, Ayşe. Türk Hukukunda Vesayet Altındaki Kişinin Hukuki Durumu ile İlgili Vasinin Sorumluluğu, Yüksek Lisans tezi, İstanbul, 2019

AKINTÜRK, Turgut / Ateş, Derya; Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, 19. Baskı, Ankara, 2016

AYDOĞDU, Burcu Gizem; Aile Hukukunda Vesayet ve Uygulamada Vesayet Davaları, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum, 2020

ALDEMİR, Songül. Medeni Kanun Çerçevesinde Vesayet İlişkisi ve Vesayeti Gerektiren Haller, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum 2020

KAYRAN, Belma; Türk Medeni Kanununda Vesayet Hukuku, Yüksek Lisans tezi, Konya, 2012

KARAGAN, Selin. Türk medeni Kanununa Göre Vesayeti gerektiren Haller ve Vesayet Organlarının Sorumluluğu, Ankara, 2023