Vasi Atanması Usulü, Vasinin Hak ve Yükümlülükleri

vasi atanmasi tayini usulu vasi haklari ve gorevleri

I. Vasi Atanması

Vasi, küçüğün veya kısıtlının kişisel ve maddi menfaatlerini korumak için vesayet makamı tarafından atanan kişidir. 412’nci maddeye göre vesayet makamı vesayet altına alma kararından sonra bu görevi yerine getirebilecek yetenekte olan ergin kişiyi vasi olarak atayacaktır. Ancak Türk Medeni Kanunu’nda tüzel kişilerin vasiliği kabul edilmemiştir. 413’üncü maddeye göre küçüğe veya kısıtlıya işin yoğunluğuna, durumuna göre birden fazla vasi atanabilmektedir. Bu durumda vasilerin yetkilerini birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı kullanacakları vesayet makamı tarafından kararda gösterilecektir. Ayrıca vesayet makamı rızaları bulunmadıkça birden çok kişiyi vesayeti birlikte yürütmekle görevlendiremez.1

Vesayeti gerektiren haller hakkında detaylı bilgi edinmek için “Vesayet Nedenleri” yazımızı okumanızı tavsiye ederim.

II. Vasi Atanması Şartları

Bir kimsenin vasi olarak atanabilmesi için kanun belli şartlar aramaktadır. Vesayet makamı vesayet işlerini görmeye ehil bir kişiyi, vasi tayin eder. Bunların yanı sıra vasi tayin adayının şahsi yetenekleri ve ahlaki değerlerine göre de karar vermelidir. Olumlu şartların yanı sıra vaside bulunmaması gereken bazı şartlar da mevcuttur. Gerekli şartlar şu şekildedir:

1. Ergin Olmak

En önce vasiliğe atanacak kişinin ergin olması şarttır. Erginlik; yasal erginlik, evlilikle kazanılan erginlik ve yargısal erginlik olmak üzere üç çeşittir. Kanuna göre on sekiz yaşını dolduran kişi ergin olur. Erginliğin diğer kazanım şekli olan evliliğe ilişkin düzenleme olan 11’inci maddeye göre, kişi on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı yaşını doldurmuş kişinin evlenmesine hâkim izin verebilmektedir. 12’nci maddede düzenlenen yargısal erginlikte, on beş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla ergin kılınabilir. Sonuç itibariyle kişinin vasi olabilmesi açısından erginliği nasıl kazandığının bir önemi yoktur. Bu hallerde de kişi vasi olarak atanabilmektedir. Daha önce belirttiğimiz gibi tüzel kişilerin vasi olarak atanması mümkün değildir.2

2. Ehil Olmak

Vasi olabilmenin diğer olumlu koşulu ise vasi adayının vasilik görevini yerine getirebilme yeteneğinde olmasıdır. Yani ehil olmak, vasi olarak atanacak kişinin üzerine düşen ve verilecek olan işleri görebilecek yetenekte olması demektir. Hâkim, vasi olarak atayacağı kişinin ahlaki değerlerini, fikir yapısını ve düzeyini araştırmalıdır. Ayrıca bağlı bulunduğu din ve inanç, sosyal durum, eğitim durumu gibi hususlarda vesayet altına alınacak kişiyle uyum içinde olmasını gözetmelidir. Vasi adayı güvenilir, dürüst, ahlaklı yani düzgün karakterli bir kişi olmalıdır.

Ayrıca kendisine verilecek işleri yapabilecek, bedeni ve akli yönden verilen işlerle yeteri kadar ilgilenebilecek yeteneklere sahip olması gerekir.

Bunun dışında vasi adayında özel koşullar da aranmaktadır. Her somut olaya göre vesayet sebepleri, vesayet altına alınacak kişinin ve vasi olacak kişinin şahsi ve mali durumu ayrı ayrı göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin; alkol ve uyuşturucu bağımlısı bir kişiye atanacak olan vasinin alkol ya da uyuşturucu madde kullanmaması gerekmektedir. 3

Türk Medeni Kanunun 418’inci maddesine göre kısıtlılar, kamu hizmetinden yasaklılar, haysiyetsiz hayat sürenler, menfaati kendisine vasi atanacak kişinin menfaati ile önemli ölçüde çatışanlar veya onunla aralarında düşmanlık bulunanlar ile ilgili vesayet daireleri hâkimleri vasi olarak atanamazlar. Vasi olarak atanacak kişi ergin ve ehil olsa bile bu durumlardan bir tanesi bile söz konusu ise o kişi vasi olarak atanamaz. Atansa dahi vasilik görevini yerine getiremez. Getirse bile yaptığı işlemler geçersiz olur. Bunlar vasiliğin olumsuz koşullarıdır.

3. Kısıtlı Olmamak

Kendileri kısıtlı olanlar, başkasına vasi olamaz. Kanun kısıtlananların vasi olamayacağını düzenlediğinden kısıtlanarak velayet altına konulanlar da vasi olarak atanamazlar. Kendisine yasal danışman veya kayyım atanan kişiler, olumlu koşulları sağlamak koşuluyla vasi olarak atanabilirler.

4. Kamu Hizmetinden Yasaklı Olmamak, Haysiyetsiz Hayat Sürmemek

Kamu hizmetinden yasaklılar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre kasıtlı olarak suç işleyen ve on sekiz yaşından büyük olan kişi cezasının infazı süresince sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum veya kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten; bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılır. Cezanın infazı tamamlandığında kamu hizmetinden yasaklılık da sona ereceğinden bu kişiler artık vasi olabilecektir.4 Haysiyetsiz hayat sürme; devamlı olarak namus, şeref ve haysiyet kavramlarıyla bağdaşmayacak şekilde yaşamaktır. Kanun haysiyetsiz hayat sürelerin vasi olarak atanmasını engellemiştir.

5. Menfaati Kendisine Vasi Atanacak Kişinin Menfaati ile Önemli Ölçüde Çatışmamak veya Onunla Arasında Düşmanlık Bulunmamak

Vasi ile vesayet altına alınacak kişi arasında menfaat çatışması olmamalıdır. Çünkü menfaat çatışmasının olması halinde vasinin tarafsız hareket etmesi beklenemez. Vesayet altındaki kişinin gerek kişisel gerekse ekonomik çıkarları gerektiği ölçüde korunamaz. Menfaat çatışmasının önemli ve sürekli olması gerekmektedir.

Kanun, vasi adayı ile vesayet altına alınacak kişi arasında düşmanlık bulunmasını da vasiliğe engel olarak düzenlemiştir. Söz konusu düşmanlığın vasiliğe engel olması için önemli olması gerekmektedir. Önemli olmayan, geçici kızgınlıklar vasiliğe engel değildir.

6. İlgili Vesayet Daireleri Hâkimlerinden Olmamak

Kendisine vasi atanacak kişinin yerleşim yeri sulh ve asliye hukuk hâkimleri vasi olarak atanamazlar. Bu koşulun getirilmesindeki amaç vesayetin tarafsız ve kontrollü bir şekilde yönetimini sağlamaktır. İlgili vesayet daireleri dışındaki başka yer vesayet daireleri hâkimlerinin vasi olarak atanmasında herhangi bir engel yoktur.

7. Eş ve Hısımların Önceliği

Haklı sebepler olmadıkça, vesayet makamı, vesayet altına alınacak kişinin öncelikle eşini veya yakın hısımlarından birini, vasilik koşullarına sahip olmaları kaydıyla bu göreve atar. Bu atamada yerleşim yerlerinin yakınlığı ve kişisel ilişkiler göz önünde tutulur.” Buna göre kanunumuz vasiliğe atanmada vesayet altına konulan kişinin eşine ve yakınlarına öncelik hakkı tanımıştır.

8. İlgililerin İsteği

415’inci maddede, “Haklı sebepler engel olmadıkça” vasiliğe, vesayet altına alınacak kişinin ya da ana veya babasının gösterdiği kimsenin atanacağı” düzenlenmiştir. Buna göre, vesayet makamı, vasiyi atarken vesayet altına alınan kişinin ya da anne veya babasının isteklerini dikkate almalıdır.

9. Kabul Yükümlülüğü

Kanun koyucu, vesayet altına alınan kimsenin yerleşim yerinde oturan ve vasi atanan kişilerin bu görevi kabul etmek zorunda oldukları hükmünü getirmiştir. Bu durum 416’ncı maddede “Vesayet altına alınan kimsenin yerleşim yerinde oturanlardan vasiliğe atananlar, bu görevi kabul etmekle yükümlüdürler. Aile meclisine atanma halinde vasiliği kabul yükümlülüğü yoktur” şeklinde düzenlenmiştir. Bu şekilde vasiliği kabulün yalnızca kamu vesayeti açısından bir yükümlülüktür. Ancak aile vesayetinde bu yükümlülüğün bulunmamasının nedeni kamu vesayetinin kamu görevi niteliğinde görülmesindendir.5

10. Kaçınma

Vesayet altına alınan kişinin yerleşim yerinde oturanlardan vasiliğe atananlar, bu görevi kabul etmekle yükümlüdürler. Fakat bu durum mutlak değildir. Kanunumuz, belirli özellikteki kişilerin söz konusu özellik ve görevleri sebebiyle kendilerine bırakılacak vesayet görevlerini yerine getirebilmesinin kendilerinden beklenemeyeceğinden dolayı 417’nci maddede vasilikten kaçınma sebepleri düzenlenmiştir. Bunlar; Altmış yaşını doldurmuş olanlar, Bedensel özürleri veya sürekli hastalıkları sebebiyle bu görevi güçlükle yapabilecek olanlar, Dörtten çok çocuğun velisi olanlar, üzerinde vasilik görevi olanlar, Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulu üyeleri, hakimlik ve savcılık mesleği mensupları. 6

Atama kararı kendisine tebliğ olunan kişi, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde vasilikten kaçınma sebeplerini yazılı veya sözlü olarak bildirerek vesayet makamına başvurmalıdır.

Vasilikten kaçınma sebepleri bildirim sırasında belgelendirilmelidir. Bu da kaçınma sebebine göre, nüfus kayıt örneği, sağlık raporu veya mahkeme kararı ile gerçekleştirilmelidir. Kaçınma bildirimi süresinde yapılmamışsa vesayet makamı tarafından reddedilmektedir. Ancak bu karara karşı denetim makamına başvurulabilmektedir.

Vasilikten kaçınmış olsa bile, vasiliğe atanan kimse, yerine başkası atanıncaya kadar görevlerini yerine getirmekle yükümlüdür. Aksi takdirde oluşan zararın tazmininden sorumlu tutulacaktır.

Vasiliğe atanan kimse kaçınma istemini bildirdiğinde vesayet makamı öncelikle bu istemi incelemelidir. Buna göre, kaçınma sebebini yerinde görürse yeni bir vasi atayacaktır. Yerinde görmezse, bu konuda bir görüş hazırlayıp gerekli kararı vermek üzere denetim makamına bildirim yapacaktır. İnceleme sonucunda denetim makamı, vasilikten kaçınma sebebini yerinde görürse istemin kabulüne karar verecektir. Ancak yerinde görmez ise istemin reddine karar verecektir. Vesayet makamı istemin kabulü halinde hemen yeni bir vasi atayacaktır. Reddi halinde ise vasinin göreve başlaması için gerekli işlemleri yapacaktır. Her iki halde de denetim makamının vereceği karar kesin olup hakkında temyize gidilemeyecektir.7

11. İtiraz

İlgili olan herkes, vasinin atandığını öğrendiği günden itibaren on gün içinde, atamanın kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek atama kararına itiraz edebilir. Burada “ilgili herkes” kavramına, kendisine vasi atanan kişi, vasi olarak atanan kişi ve menfaati olan herkes dahildir.

Kanunda kaçınma ve itiraz aynı başlıkta düzenlendiğinden usulü de aynıdır. Dolayısıyla yukarıda kaçınma usulünde belirtildiği üzere itiraz yazılı veya sözlü olarak vesayet makamına bildirilir. Başvuran kişi, başvuru sebebini belgelendirmelidir. İtiraz bulunsa bile vasi, yerine başkası atanana kadar geçici de olsa görevlerini yerine getirmelidir.8

III. Vasi Atanmasında Usul

Vasinin atanmasında yetkili ve görevli mahkeme küçüğün veya kısıtlının yerleşim yeri vesayet makamı yani Sulh Hukuk Mahkemesi’dir. Vasi atamasında kesin yetki kuralı vardır. Küçüğün veya kısıtlının yerleşim yeri dışında başka yerde vesayet davası açılamaz. Aile vesayetinde vasi atama yetkisi aile meclisine aittir. 419’uncu maddeye göre vesayet makamı gecikmeksizin vasi atamakla yükümlüdür. Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere vasi atanmasında “sürat” ilkesi geçerlidir. Burada amaç vesayet altına alınacak kişinin korunmasının en kısa sürede sağlanmasıdır. Vesayet makamının vasi atama prosedürünü başlatabilmesi için vasi tayininin gerektirir durumun vesayet makamınca öğrenilmesi gerekmektedir.9

420’nci maddeye göre vesayet makamı, vesayet işleri zorunlu kıldığı taktirde vasi atanmasından önce de resen gerekli önlemleri alır, özellikle kısıtlanması istenen kişinin fiil ehliyeti geçici olarak kaldırılabilir ve ona bir temsilci atanabilir. Geçici önlemlerin alınabilmesi için bu önlemlerin alınmasında zorunluluk olmalıdır. Alınacak tedbirler kişinin şahsi korunmasına yönelik olabileceği gibi malvarlığının korunmasına yönelik de olabilmektedir.

Vesayet makamı tarafından verilen atama kararı vasiye hemen tebliğ edilmektedir. Kısıtlamaya, vasi atanmasına veya kısıtlanan kişi velayet altında bırakılmışsa bu karar kısıtlının yerleşim yerinde ve nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilan olunur. Aynı zamanda vesayet makamı tarafından alınan geçici tedbir kararı da ilan olunur.

Atama kararının kesinleşmesiyle vasi, Kanunun kendisine tanıdığı yetkileri tam olarak kullanmaya yetkili olur. Vasilik görevinin sona ermesi ancak 470’inci maddede aranan şartların mevcut olması halinde mümkündür. 456’ncı maddeye göre vasi iki yıllığına atanır. Bu iki yıllık sürenin dolması durumunda vesayet makamı vesayet altındaki kişi için elverişli olması durumunda görevi sona eren vasinin görevini iki yıl daha uzatabilmektedir. Uzatma sonunda görev süresi dört yılı dolunca, vasi 456’ncı maddenin üçüncü fıkrasına göre vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir. 10

IV. Vasinin Hakları

1. Vasilikten Çekinme Hakkı

Vasilikten çekinme hakkı, görevine fiilen başlamış, bu görevi en az dört yıl boyunca yerine getirmiş ve halihazırda vasilik sıfatını haiz vasilere tanınmış bir hak olması itibariyle 417’nci maddede düzenlenen vasilikten kaçınma hakkından ayrılmaktadır. Üstelik vasilikten kaçınma hakkı için iki yıllık görev süresi de yeterli olmayıp, ilk iki yıllık görev süresine ek olarak iki yıllık uzatma süresiyle birlikte toplam dört yıllık görev süresini tamamlayan vasiler bu haktan yararlanabilmektedirler.

456’ncı maddede öngörülen bu usul sayesinde vesayet makamı, vesayet görevinin icrası sırasında, vasinin kişiliği yönünden bir esnekliğe kavuşmuştur. Zira bu sayede vesayet makamı, vasinin vesayete ilişkin olarak yaptığı işlerden beklenen faydayı elde edemediği takdirde vasinin görev süresini uzatmama yetkisine sahiptir. Ayrıca vesayet işlerinin sağlıklı şekilde yürütüldüğü durumlarda vasinin görev süresini uzatma yetkisini de haiz durumdadır. Öte yandan söz konusu düzenlemenin, vesayete ilişkin görevlerini gerektiği gibi yerine getirmeyen vasiler nezdinde ikincil nitelikte bir yaptırım fonksiyonu da bulunmaktadır.11

2. Ücret Hakkı

Vasinin ücreti hususu 457’nci maddede düzenlenmiştir. Maddenin ilk cümlesine göre, “vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığından, olanak bulunmadığı taktirde Hazineden karşılanmak üzere kendisine bir ücret verilmesini isteyebilir.” Buna göre, vasinin yüklendiği vesayet görevinin gerek bir yönüyle kamusal görevin ifası niteliğinde olması diğer yönüyle de vasi ve vesayet altındaki kişi arasında yasa kaynaklı bir vekalet ilişkisine dayanması nedeniyle sadece talep etmesi halinde vasiye bir ücret ödenmesine olanak tanımaktadır.

Vasinin ücretinin nereden karşılanacağı konusuna baktığımızda, madde de bunun öncelikle vesayet altındaki kişinin malvarlığı gelirlerinden yapılacağı belirtilmektedir. Bunun olanaklı olmaması halinde ise, yardım yükümlülüğü çerçevesinde eşinden; küçükse bakım yükümlülüğü çerçevesinde ana – babasından ve sonrasında da kendisine yönelik bakım yükümlüsü olan akrabalarından talep edilecektir. Bu şekilde de karşılanamıyorsa, ödenecek ücret hazine tarafından karşılanacaktır.

Ücret, vesayet makamı tarafından belirlenecek olup miktarın hesabı ve ödeme zamanı aynı maddenin ikinci cümlesine göre yapılacaktır. Buna göre, “ödenecek ücret, yönetimin gerektirdiği emek ve yönetilen malvarlığının geliri göz önünde tutulmak suretiyle her hesap dönemi için vesayet makamı tarafından belirlenir.12

3. Masrafları Talep Etme Hakkı

Vasinin vesayet altındaki kişi için yapmış olduğu masrafları isteme hakkı bulunmaktadır. Bu konuda Türk Borçlar Kanunu’nun 394’üncü maddesi hükmü kıyas yoluyla uygulanmalıdır.

Vasinin vesayet süresince vesayet altındaki kişi için yapmış olduğu masrafları isteme hakkı vardır. Hatta vasinin vesayet altındaki kişi için yapmış olduğu masrafları vesayet sona erdikten sonra da talep hakkı vardır. Vasinin masraflara ilişkin alacak davası genel mahkemelerde görülmektedir. Görevli mahkeme ise alacağın miktarına göre belirlenmektedir.13

V. Vasinin Yükümlülükleri

1. Özen Gösterme

466’ncı maddeyegöre, vesayet organları ve vesayet işleriyle görevlendirilmiş olan diğer kişiler bu görevlerini yerine getirirken iyi bir yönetimin gerektirdiği özeni göstermekle yükümlüdürler. Bununla birlikte Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerini Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 15’inci maddesine göre de vasi, vesayetine verilen kişinin kişilik haklarının korunmasına ilişkin olarak gereken özeni göstermek zorundadır.

2. Temsil Etme

Vesayet altındaki kişinin yasal temsilcisi olan vasi vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil eder. Bununla birlikte vasi sadece vesayet altındaki kişiyi temsil ettiğinden vesayet altındaki kişinin çocuklarını temsil edemez. Temsil yükümlülüğünün konusu özel hukuk ilişkilerinin yanı sıra kamu hukuku ilişkileri de oluşturmaktadır.

449’uncu maddeye göre ise, vasi tarafından bile gerçekleştirilmesi olanaksız işlemler yani yasak işlemler düzenlenmiştir. Buna göre, vasinin vesayet altındaki kişi adına kefil olması, vakıf kurması ve önemli bağışlarda bulunması yasaktır. Vasi karar vermeden önce olanak ölçüsünde, onun görüşünü almakla yükümlüdür. Ancak vesayet altındaki kişinin işi uygun bulmuş olması vasiyi sorumluluktan kurtarmaz. Bu nedenle vasi, vesayet altındaki kişinin görüşüne bağlı kalmadan özenli davranma mecburiyetindedir.

3. Malvarlığını Yönetme

Vasi sadakat borcu gereği olarak menfaat çatışmalarından kaçınmak zorundadır. Buna ilişkin olarak kendi malvarlığı ile yönetilmesi gereken malvarlığı arasında çıkan menfaat çatışmaları halinde, vesayet altındaki kişinin menfaatini korumak zorundadır. Buna karşılık vesayet altındaki kişinin ekonomik çıkarları ile kişisel çıkarlarının çatıştığı noktada, kişisel çıkarlara öncelik tanınmalıdır.

454’üncü maddeye göre ise, vasi, vasilik görevinin devamı sırasında düzenli olarak hesap tutmak zorundadır. Ayrıca yılda bir kezden az olmamak üzere, vesayet makamına yönetim faaliyetlerine ilişkin bir rapor vermek zorundadır. Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve açıklama yeteneğine sahip ise, hesabın hakim tarafından incelenmesi sırasında olanak ölçüsünde hazır bulundurulur.

4. Hesap Verme

454’üncü maddenin ikinci fıkrasına göre, vasi, vesayet makamının belirleyeceği tarihlerde makamın incelenmesine sunmak üzere hesap tutmaya mecburdur. Türk Medeni Kanunu Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerin Uygulanmasına İlişkin Tüzük’te vasinin hesap verme yükümü ayrıntılı olarak yer almıştır. Tüzüğün 20 ve 21’inci maddelerine göre, vesayet altındaki kişinin malvarlığı ve gelirinin ihtiyaçlarına yeteceğine vesayet makamınca karar verilmesi halinde, hakim başka bir süre belirlememişse vasi, her yıl Aralık ayının son günündeki durumu gösterir bir hesap raporunu en geç Ocak ayının son gününe kadar vesayet makamına verir. Raporun bir yıldan kısa sürelerle düzenlenmesine karar verilmesi halinde, vesayet makamı hesabın hangi güne kadar olan durumu göstereceğini ve raporun en geç hangi tarihte verileceğini de kararında belirtir.14

5. Vasinin İzin Alması Gereken Haller

a. Vesayet Makamından İzin Alınması Gereken Haller

Vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinin görevi, vasiyi gözetim altında tutmaktır. Sulh hukuk mahkemesinin, vesayet makamı sıfatıyla başlıca görevleri şunlardır: Vasi atama ve vasi atanmasına kadar gerekli önlemleri alma, kayyım atama, kısıtlının menfaatine uygun görmesi hâlinde, Medenî Kanunumuzun 462’nci maddesinde 14 bent hâlinde sayılan aşağıdaki hukukî işlemlerin, vasi tarafından yapılmasına izin verme.

  1. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması,
  2. Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi,
  3. Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,
  4. Ödünç verme ve alma,
  5. Kambiyo taahhüdü altına girme,
  6. Bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması,
  7. Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması,
  8. Acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması,
  9. Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması,
  10. Borç ödemeden aciz beyanı,
  11. Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,
  12. Çıraklık sözleşmesi yapılması,
  13. Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,
  14. Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi

Bu sayılan iş ve işlemler için vasinin vesayet makamından izin alması gerekir.

b. Denetim Makamından İzin Alınması Gereken Haller

Denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesinin, bu sıfatıyla başlıca görevleri şunlardır: Aile vesayetine izin verme ve bu vesayeti sona erdirme, vesayet makamının (sulh hukuk mahkemesinin) kararlarına karşı yapılan itirazları inceleyip, kesin karara bağlama, kısıtlının menfaatine uygun görmesi koşuluyla, Medenî Kanunumuzun 463. maddesinde 7 bent hâlinde sayılan aşağıdaki hukukî işlemlerin, vesayet makamının izninden sonra, vasi tarafından yapılmasına izin verme.

  1. Vesayet altındaki kişinin evlât edinmesi veya evlât edinilmesi,
  2. Vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması,
  3. Bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması,
  4. Ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması,
  5. Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması,
  6. Küçüğün ergin kılınması,
  7. Vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması.

Bu sayılan iş ve işlemler için vasinin denetim makamından izin alması gerekir.

VI. Vasiliğin Sona Ermesi

Vasilik görevinin sona erme nedenleri; vasinin ölümü, vasinin fiil ehliyetini yitirmesi, vasilik süresinin sona ermesi ve uzatılmaması, vasinin kasıtlı bir suç sebebiyle mahkûmiyetine karar verilmesi, vasinin görevden çekilmesi, vasiliğe engel bir durumun ortaya çıkması, vasilikten kaçınma sebebinin ortaya çıkması, vasinin görevden alınmasıdır.

1. Kendiliğinden Sona Erme

Kendiliğinden sona erme halleri, küçüklük halinin sona ermesi, küçüğün velayet altına alınması, ölüm ve gaiplik, özgürlüğü bağlayıcı cezanın sona ermesi şeklinde sayılmıştır.

2. Mahkeme Kararıyla Sona Erme

472’nci maddeye göre diğer kısıtlılar üzerindeki vesayet, yetkili vesayet makamının kararıyla sona erer. Buna göre vesayeti gerektiren sebebin ortadan kalkması üzerine vesayet makamı vesayetin sona ermesine karar verir. Vesayeti gerektiren hâl ortadan kalktıktan sonra, vesayet makamı resen ya da kısıtlının veya ilgilinin talebi doğrultusunda yaptığı araştırmada bu durumu tespit ederse vesayetin sona ermesine karar verir. Kısıtlama sebebi ortadan kalkmışsa vesayet makamı kısıtlama kararını kaldırmak zorundadır. Bu konuda hâkimin takdir yetkisi yoktur.15

3. Vesayetin Sona Ermesinin Sonuçları

Kural olarak vasi görevi devam ettiği sürece yönetimle ilgili hesap tutmak ve yılda en az bir defa hesabı vesayet makamına sunmakla yükümlüdür. Bununla birlikte görevi sona eren vasi de, yönetimle ilgili son raporu ve kesin hesabı, vesayet makamına vermek zorundadır. Vasi kesin hesap ve son raporu vasilik görevi sona erdikten sonra on beş gün içerisinde vermelidir. Bu son raporda vesayet altındaki kişinin malvarlığı ile gelir ve gider ayrı ayrı gösterilmektedir.

Vesayet makamı vasi tarafından düzenlenen son rapor ve kesin hesapları inceler ve on beş gün içinde karara bağlar. Yapılan inceleme sonucunda eksiklik tespit edilirse vesayet makamı bunun tamamlanmasını veya karışıklık olması halinde düzeltilmesini vasiden ister. Düzeltme veya tamamlama için vasiye süre verilmektedir. Vesayet makamı inceleme sonucunda; vasinin göstermesi gereken özeni gösterdiğini, hesap devresi içinde malvarlığında meydana gelen değişikliklerin, yapılan masrafların ayrıntılı şekilde gösterildiğini, vesayet altındaki kişinin, yaşam tarzına, yerleşim yerine ilişkin bilgilerin ayrıntılı şekilde yazıldığını belirlerse rapor ve hesaplar vesayet makamınca kabul edilmektedir. Aksi halde ise rapor ve hesaplar reddedilmektedir. Vesayet makamının ret kararına karşı denetim makamına itiraz edilebilmektedir. Denetim makamının vereceği karar kesindir.16

489’uncu maddeye göre görevi sona eren vasi, vesayet altındaki kişinin mallarını, diğer eşyalarını vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye teslim etmek üzere hazır bulundurmak zorundadır. Vasilik, vasinin ölümü veya gaipliği nedeniyle sona ermişse bu yükümlülük vasinin mirasçılarına geçer.

Son rapor ve kesin hesap onaylandıktan ve malvarlığı teslim edildikten sonra vesayet makamı vasinin görevinin sona erdiğine karar verir. Vesayet makamınca vasinin görevinin sona erdiğine ilişkin verilen bu karar açıklayıcı bir karardır. Vesayet makamı son rapor ve kesin hesabın onaylanması veya reddi konusundaki karar ile birlikte vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye tazminat davası açma hakları bulunduğunu da belirtmek suretiyle kararı tebliğ eder. Neticede bu tebliğde vasinin görevinin sona erdiği de belirtilmektedir.17

Gökçe ARAL

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawyer.com

whatsApp →

Dipnotlar

1 Aydoğdu, a.g.e. s. 48

2 Aydoğdu, a.g.e. s. 49

3 Aydoğdu, a.g.e. s. 50

4 Aydoğdu, a.g.e. s. 61

5 Kayran, Belma; Türk Medeni Kanununda Vesayet Hukuku, Yüksek Lisans tezi, Konya, 2012, s.47

6 Kayran, a.g.e. s. 49

7 Kayran, a.g.e. s. 50

8 Kayran, a.g.e. s. 51

9 Aydoğdu, a.g.e. s. 55

10 Aydoğdu, a.g.e. s. 56

11 Tuncay, Burak; Bir Kamu Vesayeti Organı Olarak Vasi ve Vasinin Hukuki Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2022, s. 55,56

12 Kayran, a.g.e. s. 57

13 Kayran, a.g.e. s. 58

14 Kayran, a.g.e. s. 62

15 Aydoğdu, a.g.e. s. 74

16 Aydoğdu, a.g.e. s. 75

17 Aydoğdu, a.g.e. s. 76