İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan Tapu İptali ve Tescil Davası

inanc sozlesmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasi

I. İnanç Sözleşmesi Nedir?

İnanç sözleşmesi, inanan ve inanılanın karşılıklı irade beyanları ile kurulmaktadır. İnanan, bir hakkını veya şeyini teminat sağlanması veya yönetilmesi amacıyla inanılana devretmeyi taahhüt etmektedir. İnanılan ise inanç konusunu kullanmayı veya elinde bulundurmayı, kararlaştırılan amaçların gerçekleşip aralarındaki temel borç ilişkinin son
bulmasından sonra inanç konusunu inanana devretmeyi taahhüt etmektedir.

İnanç sözleşmesi, inananla inanılan hak ve borçlarını belirleyen, inançlı işlemin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme şartlarını içeren borçlandırıcı bir işlemdir. Sözleşmede, taraflar, devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını belirlerken süresin ve akde aykırı davranışın yaptırımına da yer verebilmektedir. Sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akittir.

Sözleşmeyle birlikte devirle beraber taşınmazın mülkiyeti inanılana geçmektedir. Taşınmazda inanarak satanın mülkiyet hakkı veya rehin hakkı olmamaktadır. İnanç sözleşmeleri, karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir.

İnançlı işlemin yapılma sebepleri genellikle;
  • Teminat vermek,
  • Hukuki işlemde bulunurken kimliklerini ve ekonomik durumlarını gizlemek,
  • Alacaklılardan mal kaçırmaktır.

Tarafların birbirlerine duydukları güven sonucu inanan, bir malın mülkiyetini sözleşmenin karşı tarafına geçirmektedir.
Daha sonrasında bu malın kendisine geri döneceğine güvenmektedir. İnanılan kişi, inanan aleyhine davranışlarda bulunmamalıdır. Teminat veya başka amaçlarla inanan taşınmazını veya başka bir malını inanılana devrederse inanılan bu durumu kötüye kullanamamaktadır. Amaç gerçekleşince veya süre dolunca inanana malı devretmesi gerekmektedir. Başkasına sattıysa, inanana tazminat ödemekle yükümlüdür.

İnanan, taşınmazını devrettiyse inanılan söz konusu taşınmazı satmamakla ve zamanı geldiğinde yeniden inanana tapuyu vermekle yükümlüdür. İnanç sözleşmesinin yazılı delil veya yazılı delil başlangıcıyla mahkemede ispatlanması gerekmektedir. Bu sebeple geçerlilik koşulu olmasa da ispat yönünden yazılı olarak inanç sözleşmesi yapılması gerekmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre inançlı işlem; “İnançlı işlemler, bir kimsenin menfaatinin başkası tarafından korunması veya teminat sağlamak amacıyla ona bazı hakları ciddi olarak devrettiği, ancak hakları iktisap edenin bunlardan doğan bazı yetkileri hiç kullanmaması, bazılarını da ancak önceden hak ve halen menfaat sahibi olanın gösterdiği biçimde kullanmak zorunda olması hususunda tarafların anlaştığı işlemlerdir.” şeklinde tanımlanmıştır.

Taşınmaz mülkiyetinin nakli tapuda inançlı temlik yoluyla yapılamamaktadır. Fakat taşınmazların inançlı devri, muvazaa ile karıştırılmamalıdır. Hak sahipleri, taşınmazı inançlı olarak devretmek istemelerine rağmen tapu müdürlüklerinin bu işlemi yapamaması nedeniyle taraflar tapuda işlemi genellikle satış sözleşmesi olarak göstermektedir. Fakat bu durum devrin geçersizliğini doğurmamaktadır.

II. İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan Tapu İptal ve Tescil Davası

1. Davacı ve Davalı

İnanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davasında davacı, inanandır.

Davalı ise ancak inanılan olabilmektedir. Taşınmaz iyi niyetli başka birine satıldıysa bu kişiye tapu iptal ve tescil davası açılamamaktadır.

Fakat inanılan, muvazaalı bir şekilde kötü niyetli üçüncü kişiye taşınmazı devrettiyse bu üçüncü kişiye de dava açılarak muvazaa iddiası ispatlanmak şartıyla taşınmaz geri alınabilmektedir.

2. İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan Tapu İptal ve Tescil Davasının Şartları

İnanç sözleşmesi sona ermesine rağmen inanılan tapuyu inanana geri vermezse, tapu iptal ve tescil davası açarak taşınmaz geri alınabilmektedir. Ayrıca inanan, Türk Borçlar Kanunu’nun 112 ‘nci maddesi olan; ” Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” çerçevesinde, devir işleminden kaçınılmasından dolayı uğradığı zararları da talep edebilmektedir. Eğer ki inanılan, taşınmazı başkasına sattıysa; taşınmazın değerini ve uğradığı zararı inanan, inanılandan talep edebilmektedir.

İlk önemli husus, inanç sözleşmesinin ispat edilmesidir. İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davası, yazılı delil ile ispat edilmektedir. Bu sebeple yazılı inanç sözleşmesi bulunması gerekmektedir. Direk olarak inanç sözleşmesi bulunmadığı takdirde inanılanın elinden çıkma yazılı bir belge gerekmektedir. Bu delille beraber tanık beyanları ile davanın ispatı mümkündür. Fakat davalı yan tarafından inanç sözleşmesi kabul edilirse yazılı delil ile ispat edilmesi gerekmemektedir.

Eğer ki tapu devri teminat amacıyla yapılmışsa tapu iptalinin sağlanabilmesi için; inanan tarafından kendi borcunun da ifa edilmesi gerekmektedir. İnanan daha önce borcunu ifa etmediyse, inanılana olan borcunu mahkeme veznesine yatırarak borcunu yerine getirmiş olacaktır.

İnanan, tapu iptal ve tescil davasını açmadan önce taşınmazın kendisine devrini talep etmiş olmalıdır. Aksi halde inanılanın borcu muaccel olmamış olacaktır.

İnanç ilişkisi sona erdikten ve inanan borcunu inanılana ödedikten sonra 10 yıl içerisinde inananın tapu iptal ve tescil davası açması gerekmektedir. 10 yıl, zamanaşımı süresidir.

3. Yetkili ve Görevli Mahkeme

Yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Görevli mahkeme ise asliye hukuk mahkemesidir. İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davası, taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesidir.

Avukat Ece Deniz VARDAR

Gayrimenkul Hukuku Yayınlarımız

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawyer.com

whatsApp →