Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Eklenecek Değerler

edinilmis mallara katilma rejimi tasfiyesinde eklenecek degerler

Edinilmiş mallara katılma rejiminde her eşin katılma alacağı diğer eşin artık değerinin yarısı üzerinden hesaplanır. Artık değer hesabı yapılırken yalnızca mal rejiminin sona erdiği andaki malvarlığı dikkate alınmaz. Türk Medeni Kanunu’nun 229’uncu maddesindeki değerler de edinilmiş mallara eklenir. Böylece diğer eşin katılma alacağı hakkı korunmuş olur. Bu yazıda hangi malvarlığı değerlerinin edinilmiş mallara ekleneceği incelenecektir.

I. Eklenecek Değerler (TMK 229)

Türk Medeni kanunu’nun 229’uncu maddesine göre edinilmiş mallara eklenecek değerler şunlardır:

1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,

2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, edinilmiş malların değerini azaltan tasarruf işlemleri ile devir borcu doğuran veya değer azaltması yaratan borçlandırıcı işlemlerin, bu maddenin kapsamına girebileceğidir. Ekleme, yalnızca mal rejiminin devamı süresince edinilmiş mal grubuna giren malvarlığı değerlerine ilişkin olarak yapılan devirler bakımından söz konusu olabilir. Eşlerin kişisel malları üzerinde yaptığı tasarruflar bakımından bu madde uygulanmaz.

1. Karşılıksız Kazandırmalar

Bir işlemin karşıksız kazandırma olarak kabul edilebilmesi için gereken şartlar şunlardır:

  • Eş tarafından karşılıksız kazandırma yapılmış olmalı,
  • Bu karşılıksız kazandırma edinilmiş mal grubundan olmalı,
  • Olağan hediyelerin dışında kalmalı,
  • Sağlararası işlem söz konusu olmalı,
  • Üçüncü kişi lehine yapılmalı,
  • Diğer eşin rızası bulunmamalı,
  • Mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde yapılmalıdır.

Karşılıksız kazandırma bağışlama şeklinde gerçekleşebilir. Bir karşılıksız kazandırmanın, söz konusu madde kapsamına girmesi için konusunun edinilmiş mal olması gerekir. Buna ek olarak, olağan dışı bir karşılıksız kazandırma olması gerekir. Kazandırmanın olağan olup olmadığı, yapılış amacına, mali değerine ve kazandırmayı yapan eşin sosyal ve ekonomik durumuna göre değerlendirilir. Tarafların ekonomik durumu göz önüne alındığında olağan kabul edilebilecek kazandırmalar, bir yıl içinde yapılmış olsalar dahi, edinilmiş mallara değer olarak eklenmezler. Bu anlamda, evlilik, yıl dönümü, mezuniyet gibi özel günlerde verilen ve bağışlamada bulunan eşin ekonomik durumuna göre olağan kabul edilen hediyeler, eklenecek değer olarak değerlendirilmez.

Karşılıksız kazandırmanın eklenecek değer olarak kabul edilebilmesi için diğer eşin rızası olmadan kazandırmanın yapılması gerekir. Eşin rızası bulunması halinde rıza göstren eş, söz konusu kazandırmaya ilişkin katılma alacağından vazgeçmiş sayılır. Aleyhine karşılıksız kazandırma yapılan eşin rızasının olduğu, kazandırmayı yapan eş ispat etmekle yükümlüdür. Bu ispatını her türlü delille yapabilir.

Bütün bu şartların yanısıra karşılıksız kazandırmanın diğer eşin payından mal kaçırma amacı ile yapılmış olması gerekmez. Böyle bir amaç gütmeden ve tamamen iyi niyetle yapılmış olsa bile mal rejimi tasfiyesinden önceki bir yıl içinde yapılan bu tür kazandırmalara katılma alacağına eklenecek değer olarak eklenir.

2. Diğer Eşin Katılma Alacağını Azaltmak Kastı ile Yapılan Devirler

Karşılıksız kazandırmalar bakımından son bir yıl içinde yapılma şartı öngörülmüşse de diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastı ile yapılan devirlerde herhangi bir süre sınırı bulunmamaktadır. Mal rejimin devamı süresince yapılmış olan devriler bu bent kapsamında değerlendirilecektir. Örneğin boşanmdan yedi yıl önce eşin katılma alacağını azaltmak için bir devir yapıldıysa bile tasfiyede katılma alacağına eklenecek değer olarak sayılır.

Devirin konusu bakımında devredilen mal edinilmiş mallardan olmalıdır. Kişisel malların devredilmesi bu bent kapsamında değerlendirilmez.

Diğer bir husus yapılan devrin türüdür. Mal devri karşılıksız olarak yapılabileceği gibi bir bedel karşılığında da yapılmış olabilir. Eklenecek değerlere katılması hususunda bunun bir önemi yoktur.

Bu madde kapsamında yapılan devrin eklenecek değer olarak kabul edilebilmesi için gereken en önemli husus, devirin diğer eşin katılma alacağını azaltmak amacıyla yapılmış olmasıdır. Bu madde hükmüne göre söz konusu devirlerin kasıtlı olarak yapılması şarttır fakat bu kastın açık olmasına gerek yoktur. Ancak kastın bulunduğunun ispatlanması gerekir. Örneğin; eşlerden biri boşanma davası açmadan 3 ay önce bir taşınmazını arkadaşına satmışsa bu satışın amacı araştırılmalıdır. Satışın gerçek iradeye uygun olarak mı yapıldığı yoksa katılma alacağını azaltma kastı ile mi yapıldığı araştırılmalı ve katılma alacağını azaltma kastı ispatlandığı takdirde, taşınmazın değeri edinilmiş mallara eklenmelidir.

Aleyhine devir yapılan eşin rızası bakımından; eş devir yapılmasına rıza göstermiş olsa bile katılma alacağını azaltma kastı ile devir yapılmasına rıza göstermemiş olabilir. Yani eşinin amacının bu yönde olduğunun bilmiyor olabilir. Eğer bu amacı bilmiyorsa bu değerlerin katılma alacağına eklenmesi gerekir. Eğer eş, diğer eşin bu devirle kendisinin katılma alacağını azaltma kastıyla hareket ettiğini biliyor ve buna açık veya örtülü olarak rıza gösteriyor ise ekleme yapılmaması gerekir.

II. Eklenecek Değerlerin Hesabında Değerlendirme Anı

Eklenecek değerlerin kural olarak devir tarihindeki sürüm değerleri dikkate alınır. Edinilmiş mallara hesapta eklenecek olanların değeri, malın devredildiği tarih esas alınarak hesaplanır. Mal rejimi ölüm nedeniyle sona ermişse, eklenecek değerlere konu malların değeri, ölüm gününe göre değil, malın elden çıktığı tarihe göre belirlenir. Tarımsal işletme söz konusu olduğunda ise, gelir değeri esas alınır. Kazandırmanın konusu intifa hakkı veya emekli maaşı ise, bu gibi dönemsel edimlerin sermaye değeri eklemede hesaba katılır.

III. Üçüncü Kişilere Başvuru

Katılma alacağını tamamen veya kısmen elde edemeyen eş, bu alacağını m. 229/I’de belirtilen kazandırma veya devri yapan eşten alamıyorsa, bu işlemlerden yararlanan üçüncü kişiye karşı ileri sürebilir. Bunun için, davanın üçüncü kişiye ihbar edilmiş olması gerekir. Üçüncü kişilere karşı ileri sürmenin ne anlama geldiği, 241’inci maddede ifade edilmiştir.

Türk Medeni Kanunu’nun 241’inci maddesi katılma alacağı ihlal edilen eşin, üçüncü kişiye karşı dava açma imkânını düzenlemektedir. Tasfiye sırasında borçlu eşin malvarlığı katılma alacağını karşılamaya yetmezse, lehine devir yapılan üçüncü kişiler de, eksik kalan kısım için, devraldıkları malvarlığı değeriyle sınırlı olarak sorumludur. Bunun için, edinilmiş 229’uncu madde kapsamına giren kazandırma veya devir yoluyla üçüncü kişilerin yararlanmasına sokulmuş malvarlığı değeri bulunmalıdır. Üçüncü kişiye karşı açılacak olan dava alacaklı eş veya mirasçılarının, haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her hâlde mal rejiminin sona ermesinden itibaren beş yıl içinde açılmalıdır.

Belirtmek gerekir ki; kanundaki söz konusu 229’uncu madde yapılan devirlerin iptalinden veya geçersizliğinden söz etmemiştir. Dolayısıyla bu devir nedeniyle yapılan sözleşme geçerlidir. Üçüncü kişiden malların iadesi istenemez. Tasfiyede, bu devirler yapılmamış gibi, edinilmiş malların hesabında dikkate alınır ve bu hesap sonucunda diğer eşin katılma alacağına sahip olduğu belirlenirse, diğer eşten tahsil edilemeyen bu alacağın ödenmesi istenir.

Gökçe ARAL

İletişim

Aile Hukuku Yayınlarımız

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawyer.com

whatsApp →