Aile Konutu

aile konutu nedir

I. Aile Konutunun Tanımı

Aile konutu, eşlerin beraberce seçmiş oldukları ve varsa çocukları ile birlikte yaşadıkları ailenin yaşam merkezini oluşturan konuttur. AiIe, kanun hükümlerine göre yapılan bir evlilikle meydana gelmektedir. Resmi olmayan beraberlikler, kanun önünde aile olarak sayılmamaktadır.

Eşlerin hayatlarının merkezi olarak da tanımlanan aile konutunda eşlerin sürekli olarak yaşamaları gerekmektedir. Bu sebeple eşlerin sürekli olarak birlikte yaşamadıkları yerler aile konutu olarak sayılmazlar. Yazlık, dağ evi veya devre mülkler aile konutu niteliğinde değillerdir. Ayrıca üçüncü kişilerin de yaşanan konutun aiIe konutu olduğunu bilmesi gerekmektedir.

Aile konutunun tek olması zorunlu değildir. Bazı istisnai durumlarda aile konutu birden çok olabilmektedir. Kimi istisnai durumlarda;

  • Eşlerin farklı yerlerde çalışmaları,
  • Çocukların eğitimi,
  • Zorunlu tayinler,
  • Sağlık gibi nedenler birden fazla konutun aiIe konutu olarak özgülenmesini gerektirebilmektedir.

Aile konutunun bir ayni veya şahsi hakka dayalı olarak kullanılması gerekmektedir. Konutun eşlerden birine ait olması durumunda ayni hak mevcut olmaktadır. Konutta aiIekiracı olarak oturuyorsa da aiIe konutu olarak sayılmaktadır. Çünkü bir şahsi var mevcuttur. Fakat konutun başka birine ait olması durumunda ve eşlerin de hiçbir şahsi hakkının bulunmaması durumunda aile konutu söz konusu olmayacaktır. Ayrıca konutun kat mülkiyetinde olması zorunlu değildir. Bazı konutlar tapuda arsa olarak görülebilmektedir. Arsa olarak görünen ama üzerinde konut bulunan taşınmazların da eşler tarafından konut olarak kullanılan kısmı, aile konutudur.

II. Aile Konutu Koruması

Aile konutunun koruması;

  • Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedememesi,
  • Aile konutunu devredememesi,
  • Aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaması,
  • Kiralayana yapacağı bildirimle kiracı olmayan eşin kira sözleşmesinin tarafı haline gelmesini içermektedir.

Eşler bu haklarını aiIekonutu korumasının başlamasından bitmesine kadar kullanabilmektedir. Eşlerin resmi nikahla evlenerek ayni veya şahsi haklarının bulunduğu bir konutta yaşamaya başlaması gerekmektedir. Ve bu konutu yaşamlarının merkezi olarak addetmeleri gerekmektedir. Bununla birlikte aiIe konutu koruması başlamakta ve aiIe konutu olarak özgülenmektedir. Evlilik devam ettiği sürece aile konutu koruması da devam etmektedir.

Evlilik;

  • Mahkeme tarafından boşanmaya ya da evliliğin iptaline karar verilmesi,
  • Evliliğin yokluğu,
  • Eşlerden birinin ölmesi halinde sona ermektedir. Bu durumda aiIekonutuna ilişkin koruma sona ermektedir. Ayrıca eşlerin anlaşarak konuttan ayrılmaları durumunda da koruma sona ermektedir. Her ikisinin de başka bir konut için kira sözleşmesi yapması durumunda aiIe konutu koruması bitmektedir.

1. Boşanma Davası Sırasında Aile Konutu Koruması

Boşanma davası devam ederken herhangi bir tedbir kararı verilmedikçe eşlerin ve çocukların barınma haklarının korunması için konutun aile konutu niteliği taşıdığı ve aiIe konutu korumasından yararlandığı kabul edilmektedir. Davada birlikte yaşanılan konut üzerinde eşlerden birinin ayni veya şahsi hakkı olması durumunda söz konusu konut, aile konutu olacak sayılacaktır.

Tüm bu sebeplerle, barınma ihtiyacı bulunan ve özellikle çocuklarla birlikte yaşayan eş, aile mahkemesinden konutun aiIe konutu olduğunun tespitini talep edebilmektedir.

2. Boşanma Kararı Verilmesi ve Kesinleşmesi Sonrasında Aile Konutu Koruması

Hakim tarafından eşlerden birinin aiIe konutunu kullanmaya devam edeceğine karar verilmezse aiIe konutu koruması sonlanmaktadır. Kanuni mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminde hakim tarafından boşanma davasının sonunda aile konutunun bir tarafa tahsisine karar verilememektedir. Kanunda böyle bir düzenleme yer almamaktadır. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2013/8297 Esas, 2014/5096 Karar Sayılı ve 24/03/2014 Tarihli kararında da açıkça belirtildiği üzere evliliğin iptal veya boşanma kararıyla sona erdirilmesi halinde edinilmiş mallara katılma rejiminde aiIe konutu ve ev eşyasına yönelik koruma uygulanmamaktadır.

Eşler arasında paylaşmalı mal ayrılığı rejimi olması durumunda boşanma davasında eşler kendi aralarında aile konutunu kimin kullanmaya devam edeceği konusunda anlaşabilmektedir. Eşlerin anlaşamamaları halinde hakim tarafından boşanma kararıyla birlikte olayın özelliklerini, eşlerin ekonomik ve sosyal durumlarını ve varsa çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurarak kimin aile konutunda kalacağına karar verilebilmektedir. Hakim tarafından kullanma süresi de kararda belirtilmektedir. Ayrıca boşanma kararıyla birlikte hakim, eşlerin kirada oturması durumunda kiracı olmayan eşin kiralananda kalmasına da karar verebilmektedir.

Eşler arasında mal ortaklığı rejimi mevcut ise eşlerden biri çocuklarla yaşayabileceği gibi üstün bir yararın varlığını ispat ederek birlikte yaşadıkları konut veya ev eşyası ortaklık mallarına dahil ise, kendi payına mahsuben bunların mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilmektedir. Ayrıca mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı da talep edebilmektedir.

3. Eşlerden Birinin Ölümü Durumunda Aile Konutu Koruması

Eşlerden birinin ölümü halinde aile konutu koruması kural olarak son bulur. Fakat Türk Medeni Kanunu’nun 255’inci maddesine göre eşlerden birinin ölümü durumunda, paylaşma konusu olan mallar arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut var olabilmektedir. Bu durumda sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras ve paylaşmadan doğan hakkına mahsup edilmek ve yetmezse bir bedel eklenmek suretiyle mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilmektedir.

Haklı sebeplerin varlığı halinde sağ kalan eşin veya ölenin diğer yasal mirasçılardan birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilmektedir. Burada önemli olan eşler arasında hangi mal rejiminin uygulandığıdır.

Edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması halinde sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmek için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel
eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilmektedir. Ayrıca ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilmektedir. Bununla beraber haklı sebeplerin varlığı halinde, ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilmektedir.

Eşler arasında mal ortaklığı rejimi var ve birlikte yaşadıkları konut veya ev eşyası ortaklık mallarına dahil ise, sağ kalan eş, payına mahsuben bunların mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilmektedir. Ayrıca haklı sebeplerin varlığı halinde, eş veya ölenin diğer yasal mirasçılarının istemiyle bunlar üzerinde mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınabilmektedir.

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi var ise sağ kalan eş, paylaşma konusu olan mallar arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa bunlar üzerinde kendisine miras ve paylaşmadan doğan hakkına mahsup edilmek ve yetmezse bir bedel eklenmek suretiyle mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilmektedir. Haklı sebeplerin varlığı halinde sağ kalan eşin veya yasal mirasçılardan birinin istemiyle mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilmektedir.

4. Kira Sözleşmesi Bakımından

Kira sözleşmeleri kural olarak nispidir. Yani sadece taraflarını etikler. Ancak kira sözleşmelerinde aile konutu olarak kullanılan konut bakımından sınırlandırmalar getirmiştir.

Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez. Devredemez veya konut üzerindeki hakları sınırlayamaz.

Kira sözleşmesinde de kanunkoyucu evliliğin korunması açısından kira sözleşmesinin tarafı olmayan eşe tek taraflı bildirimle sözleşmenin tarafı olma hakkı getirmiştir.

III. Aile Konutu Şerhi

Aile konutu olan taşınmazın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilmektedir. Şerh imkanından yararlanabilmek için, aile konutu olarak kullanılan taşınmazın tapu kütüğüne kayıtlı olması gerekmektedir. Bu sebeple tapu kütüğüne kayıtlı olmayan taşınmazlar bakımından tapu kütüğünde şerh verilmemektedir.

Malik olmayan eşin talebi ile tapu kütüğüne aile konutu şerhi verilebilmektedir. Malik olmayan eşin evlilik birliğinin resmen devam ettiğini kanıtlayan nüfus kayıt örneği ve konutta birlikte yaşadıklarını kanıtlayan muhtardan alınan belgeyi tapu müdürlüğüne teslim etmesi gerekmektedir.

Eşlerden ikisi birlikte de şerh verebilirler. Veya malik olan eş şerh verebilmektedir. Bu iki durumda evlilik cüzdanı ve nüfus kayıt örneğinin tapu müdürlüğüne sunulması gerekmektedir. Ayrıca aile mahkemesince de kira sözleşmesiyle oturulan konutun veya eşlerden birinin maliki olduğu konutun aiIe konutu olduğuna karar verilebilmektedir. Bu durumda da tapu müdürlüğüne müzekkere yazılarak tapu kütüğüne aile konutu şerhi işlenmektedir.

Avukat Ece Deniz Vardar

İletişim

Aile Hukuku Yayınlarımız

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawyer.com

whatsApp →