Hukuk Davalarında Tanık Delili

hukuk davalarinda tanik delili

I. Tanık Delili

Tanıklık, davadaki taraflar dışında üçüncü kişilerin dava ile ilgili vakıalar hakkında bildiklerini mahkmeye anlatmasıdır. Tanık, hukuki niteliği itibariyle bir takdiri delildir. Yani tanığın beyanı hakimi bağlayıcı değildir. Tanığın anlattıklarıyla ileri sürülen vakıalar kesin olarak ispatlanmış olmaz. Bu anlamda zayıf nitelikte bir delildir. Bu nedenle sadece küçük meblağlı davalarda ve senede bağlanması imkansız olan hallerde tanık delili dinlenebilmektedir. Senetle ispat zorunluluğu olan durumlarda tanık dinlenmez. Ancak senetle ispat zorunluluğun istisnalarında tanık dinlenebilmektedir.

Tanık Dinletilemeyecek Haller

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200’üncü maddesinde senetle ispat zorunluluğu düzenlenmiştir. Buna göre “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.”

2024 yılı için tanıkla ispat sınırı 23.450-TL‘dir.

Ancak senetle ispat zorunluluğu olan hallerde karşı taraf muvafakat ederse tanık dinletilebilmektedir. Buna karşılık devamındaki madde senede karşı tanıkla ispat yasağı düzenlenmiştir. Buna göre “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.”

İstisnalar

Yukarıda anlatılan senetle ispat zorunluluğunun bazı istisnaları bulunmaktadır. Bu istisna hallerinde tanık dinlenebilmektedir:

a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.

b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.

c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkânsızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hâllerde yapılan işlemler.

ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.

d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.

e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hâli.

II. Tanıklıktan Çekinme

Kural olarak tanıklık etmek için çağrılan herkes gelmek zorundadır. Usulüne uygun olarak çağrıldığı hâlde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık zorla getirtilir. Gelmemesinin sebep olduğu giderlere ve beşyüz Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur. Ancak zorla getirtilen tanık, önceden gelmemesini haklı gösterecek sebepleri sonradan bildirirse, aleyhine hükmedilen giderler ve disiplin para cezası kaldırılır.

Ancak bazı kişiler tanıklıktan çekinebilir. Yani mahkemede tanıklık yapmak zorunda değildir. Bu kişilerin ve hallerin neler olduğu kanunda açıkça sayılmıştır. Şimdi tanıklıktan çekinme hallerini inceleyeceğiz.

1. Kişisel Nedenlerle Tanıklıktan Çekinme

Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilirler:

a) İki taraftan birinin nişanlısı.

b) Evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi iki taraftan birinin eşi.

c) Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyu.

ç) Taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar.

d) Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi kayın hısımları.

e)Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk.

Mahkemede görülen davada taraflardan biriyle yukarıda sayılan ilişkiler içinde bulunan kişi tanıklık etmekten çekinebilmektedir. Bu sayılan sebeplerin varlığı halinde hâkim tanık olarak çağrılmış kimsenin çekinme hakkı bulunduğunu önceden hatırlatır.

2. Sır Nedeniyle Tanıklıktan Çekinme

Kanun gereği sır olarak korunması gereken bilgiler hakkında tanıklığına başvurulacak kimseler, bu hususlar hakkında tanıklıktan çekinebilir. Ancak sır sahibi tarafından sırrın açıklanmasına izin verilirse tanıklıktan çekinemezler. Bununla birlikte Avukatlık Kanunu gereği bir istisna mevcuttur. Müvekkil sırrın açıklanmasına izin vermiş olsa bile avukat tanıklık etmekten çekinebilmektedir. Bu husus, avukatların sır saklama yükümlülüğünden kaynaklanmaktadır.

3. Menfaat İhlali Tehlikesi Nedeniyle Tanıklıktan Çekinme

Şu hallerde tanıklıktan çekinilebilmektedir:

a) Tanığın beyanı kendisine veya 248 ‘nci maddede yazılı kimselerden birine doğrudan doğruya maddi bir zarar verecekse.

b) Tanığın beyanı kendisinin veya 248’inci maddede yazılı kimselerden birinin şeref veya itibarını ihlal edecekse. Veya ceza soruşturmasına veya kovuşturmasına sebep olacaksa.

c) Tanığın beyanı, meslek veya sanatına ait olan sırların ortaya çıkmasına sebebiyet verecekse.

Tanıklıktan çekinen kimse, çekinme sebebini ve bu sebebi haklı gösterecek delilini mahkemeye bildirmek zorundadır.

Tanıklıktan Çekinme Hakkının İstisnaları

Yukarıda sayılan kişiler için tanıklık etmek zorunlu değildir. Ancak kişinin tanıklıktan çekinme hakkı olsa bile bazı hallerde tanıklıktan çekinemez. Kişinin tanıklığından başka bir delille ispatı mümkün olmayan bir hal söz konusuysa kişi tanıklıktan çekinemez. Bu hallerin neler olduğu 251’inci maddede sayılmıştır.

248 ve 249 uncu maddeler ile 250 nci maddenin (a) bendindeki hâllerde;

a) Bir hukuki işlemin yapılması sırasında tanık olarak bulundurulmuş olan kimse o işlemin esası ve içeriği hakkında,

b) Aile bireylerinin doğum, ölüm veya evlenmelerinden kaynaklanan olaylar hakkında,

c) Aile bireyleri arasında, ailevi ilişkilerden kaynaklanan mali uyuşmazlıklara ilişkin vakıalar hakkında,

ç) Taraflardan birinin hukuki selefi veya temsilcisi olarak kendisinin yaptığı işler hakkında, tanıklıktan çekinilemez.

III. Tanıkların Gösterilmesi

Tanık yalnızca taraflarca gösterilebilmektedir. Hukuk Muhakemeleri kanunu’nun 240’ıncı maddesine göre “Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar.” Bu listeye tanık listesi denir. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez. Ayrıca ikinci bir tanık listesi verilemez. Buna ikinci tanık listesi verme yasağı denir. Bu kural kamu düzeninden kaynaklanmakta olup hakim tarafından resen gözetilmektedir. Ancak dikkat edilmelidir ki dava dilekçesinde tanık deliline dayandılıdığı belirtilmemişse tanık listesi de sunulamaz.

Hukuk Muhakemeleri Kanununda kural olarak yargılama esnasında tanık deliline dayanan taraf, tanık listesini ön incelemede duruşmasında kendisine verilen kesin süre içerisinde mahkemeye sunmalıdır. Çünkü uyuşmazlık konusunun ön inceleme duruşmasında belirlendikten sonra ve tarafların da görüşleri alındıktan sonra tanık listesi verilmesi daha isabetli olacaktır. Bununla birlikte eğer ki taraflar dilekçelerinde tanık deliline dayanmışsa ve fakat verilen süre içerisinde tanık listesini mahkemeye sunmamışsa, tanıkları duruşmada hazır ettiği takdirde tanıklar dinlenir. Ancak tanık deliline hiç dayanılmamışsa tanıklar duruşmada hazır bulundurulsa bile dinlenmez.

İkinci Tanık Listesi Verme Yasağının İstisnaları

Tanık listesinde belirtilen tanıkların, hukuki veya fiili imkansızlık nedeniyle dinlenememeleri halinde yeni tanık listesi verilebilmektedir. Örneğin tanıkların ölmesi, tanıkların tanıklıktan çekinebilecek kişilerden olması ve tanıklıktan çekinmesi, tanık olarak dinlenilmesi yasak kişilerin tanık listesinde gösterilmesi hallerinde ikinci bir tanık listesi verilebilir.

Tanık listesi görülen davada tek bir vakıaya ispat için sunulmuş olabilir. İspat edilmek istenen başka bir vakıa hakkında iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı sınırları aşılmadığı takdirde ikinci bir tanık listesi verilebilir. Görülmekte olan vakıayla ilgili yeni bir olayın meydana gelmesi veya yeni bir tanığın ortaya çıkması üzerine eğer tarafın yeni tanığı ileri sürmesi yargılamayı gecikterme amacı taşımıyorsa ve bu durumu inandırıcı bir şekilde ispat ederse ikinci bir tanık listesi sunabilmektedir.

Bunların haricinde resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu davalarda ikinci bir tanık listesi verilebilmektedir. Babalık davası buna örnek olarak verilebilir.

Bununla birlikte Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 145’inci maddesi ikinci tanık listesi verme yasağının istisnası olarak sayılacaktır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/2301 Esas ve 2021/807 Karar sayılı 22/06/2021 tarihli kararında vurgulandığı üzere; “…Oysa ki yukarıda açıkça vurgulandığı üzere tanık deliline dayanılması hâlinde; dinlenilmesi istenen tanığın isim, adres ve hangi vakıa yönünde bilgi sahibi olduğu açıklamasıyla birlikte mahkemeye bildirilmesi gerekir ve bunun dışında ikinci bir tanık listesi verilemez. Bu kuralın iki istisnası bulunmakta olup, bunlardan ilki tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleriyle iddia ve savunmalarını serbestçe genişletip veya değiştirmeleri iken; ikincisi de sonradan ileri sürülen delilin yargılamayı geciktirme amacı taşımaması veya ilgilinin kusurundan kaynaklanmaması durumudur.

Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı-karşı davalı asıl davadaki iddialarına yönelik … ve Hacı …’ı dinletmek istemiş, karşı dava ile aleyhine ileri sürülen iddiaların aksini ispat için, başka bir ifadeyle karşı ispat bağlamında da…ve…’ın tanık olarak dinlenmesini istemiştir. Bundan sonra, 15.09.2014 tarihli ikinci cevap dilekçesi ile dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde yer alan aynı vakıalara dayandığı hâlde bu kez de … ve …’ın dinlenilmesini talep etmiştir. Özel Dairece yapılan incelemede ise davacı-karşı davalının tanık deliline dayandığı, bu nedenle her bir dilekçesinde dinlenilmesini istediği tanıklarını toplu olarak ön inceleme duruşmasında kendisine verilen süre içerisinde bildirdiği gerekçesiyle dinlenmeyen tüm tanıklarının dinlenilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.

Tüm bu anlatılanların ışığı altında; yerel mahkemece yapılacak iş, erkek eşin usule uygun şekilde karşı davaya cevap dilekçesinde bildirdiği…ve… isimli tanıklarının dinlenerek, toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu oluşacak duruma göre bir karar vermekten ibaretken, anlatılan hususlar gözetilmeksizin isimleri açıklanan davacı-karşı davalı tanıklarının ikinci tanık listesi kapsamında görüldüğü gerekçesi ile dinlenilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” hükmüne yer verilmiştir.

IV. Tanığın Dinlenilmesi

Tanık, hakim tarafından sözlü olarak ve yemin eda edilerek dinlenilmektedir. Tanığın dinlenilmesinden önce hakim tanıklık hakkında tanığı bilgilendirir. Daha sonra tanık yemin eder. Tanık sözlü olarak ve sözü kesilmeden dinlenmektedir. Henüz dinlenilmemiş olan tanıklar o sırada duruşma salonunda bulunamazlar. Tanığın sözleri tutanağa yazılır kendisine okunur ve tanık tarafından imzalanır.

Gökçe ARAL

Medeni Usul Hukuku Yayınlarımız

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawyer.com

whatsApp →