Elkoyma

elkoyma nedir

Birinci Bölüm; Genel Elkoyma

I. Elkoyma Nedir?

Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 4’üncü maddesinde elkoyma“suçun veya tehlikelerin önlenmesi amacıyla veya suçun delili olabileceği veya müsadereye tâbi olduğu için, bir eşya üzerinde, rızası olmamasına rağmen, zilyedin tasarruf yetkisinin kaldırılması işlemi” şeklinde tanımlanmıştır. Elkoyma, önleme amaçlı el koyma ve adli el koyma olarak ikiye ayrılmaktadır. Bizim burada inceleyeceğimiz adli el koymadır. El koyma bir koruma tedbiridir. EI koyma tedbiri ile suça ilişkin deliller bozulmadan adli makamların güvencesine girer. Ve bu deliller ışığında maddi gerçeğe ulaşılmaktadır. El koyma, delil olarak fayda gösterebilecek veya müsadere edilebilecek eşyanın, adliye marifetiyle ve elinde bulunduranın rızası olmaksızın kişinin zilyetliğinden alınmasıdır. Bu yol ile eşya üzerindeki tasarruf yetkisinin geçici olarak sınırlandırılması veya kaldırılmasıdır.

El koyma, özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı, haberleşme hürriyeti, mülkiyet hakkı gibi temel hak ve özgürlüklere müdahale niteliği taşımaktadır. Hak ve özgürlüklere müdahale içeren bir koruma tedbiri olduğu için kanunla düzenlenmektedir. Anayasa’nın 20’nci maddesine göre özel hayatın gizliliği hakkını ihlal etmemek için kişilerin üstünde, eşyalarında veya özel kağıtlarında yapılan bir arama neticesinde delil niteliği taşıyan yahut müsadereye tabi bir eşyanın tespiti halinde hakim kararı veya yetkili merciin yazılı emri bulunmadan el koyma işlemi yapılamamaktadır.

II. El koyma Tedbirinin Koşulları Nelerdir?

El koyma kararının verilebilmesi için makul bir şüphenin varlığı gereklidir. Makul şüphe özgürlüklerin kısıtlanması söz konusu olduğundan mutlaka var olmalıdır. Keyfi olarak el koymaya karar verilemez. Hukuk devleti, dürüst işlem, insan onurunun dokunulmazlığı, ölçülülük ilkelerine uyularak el koymaya karar verilmelidir. Gerçek veya tüzel kişilerin mallarına el konabilmektedir.1 El koyma kararını, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne uygun biçimde hakim verecektir. Delil olarak kabul edilen, eşya veya kazanç müsaderesinin konusu olan her türlü malvarlığına ve belgelere el konulabilmektedir.

III. El koyma Kararı ve El koyma Emri

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 127’nci maddesinde: “Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri, elkoyma işlemini gerçekleştirebilir.” hükmüne yer verilmektedir. Bu hükümle el koyma tedbirine kimlerin karar veya emir verebileceği düzenlenmektedir.. El koyma kararını hakim verir. El koyma kararı veya emri yazılı olmak zorundadır. Hakim kararı olmadan yapılan el koyma, yirmi dört saat içinde görevli hakimin onayına sunulmaktadır. Yargıtay’a göre eşyanın bulundurulması ve taşınması başlı başına suç teşkil ediyorsa kolluk görevlileri hakim kararına gerek duymaksızın el koyabilmektedir. Çocuk Koruma Kanunu’nun 26’ncı maddesinin üçüncü fıkrasında; “Suça sürüklenen çocuklar bakımından elkoyma kararı vermeye Çocuk Mahkemesi veya çocuk hâkimi yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Eşya veya malvarlığı değerinin, ispat aracı olarak yarar sağlayacağı veya müsadereye konu olacağı tespit edilirse, soruşturma makamı el koyma koruma tedbirine başvurmalıdır. Ama eğer soruşturmanın kovuşturmaya yer olmadığına kararla sona ereceği belliyse ve el koyulan eşya buna etki etmeyecekse el koyma tedbirine karar verilmemektedir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 162’nci maddesinde; “Cumhuriyet savcısı, ancak hâkim tarafından yapılabilecek olan bir soruşturma işlemine gerek görürse, istemlerini bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkimine bildirir. Sulh ceza hâkimi istenilen işlem hakkında, kanuna uygun olup olmadığını inceleyerek karar verir ve gereğini yerine getirir.” hükmüne yer verilmektedir. Bu sebeple kural olarak Cumhuriyet savcısının talebi üzerine sulh ceza hakimi tarafından el koymaya karar verilmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 207’nci maddesinde; “Delilin ortaya konulması istemi, bunun veya ispat edilmek istenen olayın geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez.” hükmüne yer verildiğinden sonradan ortaya çıkan bir delile el konulması kovuşturma aşamasında da mahkemeden talep edilebilmektedir. 

El koyma emri, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının, savcıya ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emridir. El koymaya yetkili olan Cumhuriyet savcısı, tedbirin uygulanacağı yargı çevresinde görevli olan Cumhuriyet savcısıdır. Gecikmesinde sakınca bulunan hal, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 4’üncü maddesinde; “derhal işlem yapılmadığı taktirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin tespit edilememesi ihtimalinin ortaya çıkması gerektiğinde hakimden karar almak için vakit bulunmaması hali” olarak tanımlanmıştır. Kolluk amiri, konut, işyeri ve kamuya açık olmayan diğer kapalı alanlar için arama ve el koyma emri veremez. El koyma emri, 24 saat içinde hakim onayına sunulmaktadır. Ve 48 saat içinde hakim kararını açıklar. Onay süresinin başlangıcı el koyma işlemidir.

El koyulan eşya, el koymanın yasak olduğu eşyalardan olmamalıdır. Tanıklıktan çekinebilen kimseler arasındaki mektuplara ve belgelere, devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgelere, kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçlarına el konulamamaktadır.

El koyma kararı veya emri yazılı ve gerekçeli olmak zorundadır. El koyma kararı veya emrinde konu olan eşya veya malvarlığı değerleri açık ve şüpheye yer vermeyecek şekilde belirtilmelidir. EI koyma kararında, el koyma kararını veren hakimin ve kararı yazan zabıt

katibinin ismi ve sicil numarası, karara konu olan eşyanın tür ve özellikleri, el koyma kararının hangi amaçla verildiği, karar tarihi yazılmalıdır. Karar, hakim ve zabıt katibi tarafından imzalanıp mahkemenin mührü ile mühürlenmelidir.

IV. Elkoyma Tedbirine İtiraz

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 127’nci maddesinde; “Zilyetliğinde bulunan eşya veya diğer malvarlığı değerlerine elkonulan kişiler, hâkimden her zaman bu konuda bir karar vermesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Başvuran kişi eşyanın maliki de zilyedi de olabilmektedir.

Karar, yazılı bir dilekçeyle el koyma kararını veren ya da onaylayan sulh ceza hakimliğine yapılmaktadır. Hakim kararlarına karşı itiraz yolu açıktır. İlgilinin istemi üzerine hakim ret kararı verirse 7 gün içinde bu karara itiraz edilebilmektedir.1 Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 131’inci maddesinde; “Şüpheliye, sanığa veya üçüncü kişilere ait el konulmuş eşyanın, soruşturma ve kovuşturma bakımından muhafazasına gerek kalmaması veya müsadereye tabi tutulmayacağının anlaşılması halinde, re’sen veya istem üzerine geri verilmesine Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından karar verilir. İstemin reddi kararlarına itiraz edilebilir.” hükmüne yer verildiğinden Cumhuriyet savcısının kararına da itiraz edilebilmektedir.

V. Elkoyma Tedbirinin Sona Ermesi

El koyma tedbiri el koyma konusu eşyanın iadesi ile sona erer. El koyma tedbiri en geç hükmün kesinleşmesi ile sona ermektedir.1Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 131’inci maddesinin birinci fıkrasında; “Şüpheliye, sanığa veya üçüncü kişilere ait elkonulmuş eşyanın, soruşturma ve kovuşturma bakımından muhafazasına gerek kalmaması veya müsadereye tabi tutulmayacağının anlaşılması halinde, re’sen veya istem üzerine geri verilmesine Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından karar verilir.” hükmüne yer verilmiştir. Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme el koyma tedbirinin sona ermesine karar verebilmektedir. El koymanın iadesinde eşyanın zilyeti ya da malikleri hakkında hüküm verse bile eşyaya el konması ile ilgili hiçbir masraf bu kişilerden alınmamaktadır. E konulan eşya eğer muhafaza altındayken herhangi bir zarar oluşursa bu zararın da devlet tarafından ödenmesi gerekir.

El koyma ile ulaşılmak istenen amaca ulaşılması ile artık el koyma işlemi sona ermektedir. Bir diğer sonlanma şekli, eşyanın müsaderesidir. Eşyanın müsaderesi ile mülkiyet devlete geçer. Müsaderede eşyanın sahibi kişiler ve tüzel kişilikler adına zilyetlik ve mülkiyet hakkı sona ererek el koyma işlemi sona erer. Türk Ceza Kanunu’nun 55’inci maddesinde; “Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.” hükmüne yer verilerek kazanç müsaderesi düzenlenmiştir.

VI. Elkoyma Nedeniyle Tazminat

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141’inci maddesinin birinci fıkrasının j bendinde; “Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.” hükmüne yer verilmiştir. Bu madde hükmüne göre el koyma tedbiri nedeniyle kişi uğradığı zararı dört durumda talep edebilmektedir. Eşyaya ve diğer malvarlığı değerlerine koşulları gerçekleşmediği halde el koyulması, koruma ve muhafaza yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, eşya veya malvarlığı değerlerinin amaç dışı kullanılması ile eşya veya malvarlığı değerlerinin zamanında teslim edilmemesi hallerinde zarar gören kişi tazminat talep etme hakkına sahiptir.

Tazminat için başvuru süresi 3 aydır. Bu süre, karar veya hükümlerin kesinleştiğinin tebliği tarihinden itibaren başlar. Tazminat talebi, zarara uğrayanın oturduğu ağır ceza mahkemesine bir dilekçe verme suretiyle yapılmaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 144’üncü maddesindeki kişiler tazminat talep edemezler.

VII. Uluslararası Elkoyma

Şüphelilerin ve sanıkların yakalanmaları, delillerin elde edilmesi amacıyla arama ve el koyma gibi konularda adli yardımlaşma için ülkelerarası sözleşmeler yapılmaktadır. Türkiye’deki yargı mercilerinin yürüttüğü bir soruşturma veya kovuşturma ile ilgili el koyma tedbirinin konusu başka bir ülkede bulunuyorsa, taraflar arasında yapılan ikili veya çoklu anlaşmalara göre hareket edilmektedir. Veya bir sözleşme yoksa karşılıklılık ilkesi ve uluslararası teamüllere göre ülkeler uygulama geliştirebilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, cezai konularda iş birliği için Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi, Ceza Yargılarının Milletlerarası Değeri Konusunda Avrupa Sözleşmesi, Ceza Kovuşturmalarının Aktarılması konusunda Avrupa Sözleşmesi sözleşmelerin tarafıdır.

6706 Sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu, yabancı devletlerle cezai konularda yapılacak adli iş birliğini kapsamaktadır. 6706 Sayılı Kanun’un 2’nci maddesinde; “Bu Kanunun uygulanmasında; a) Adlî merci: Mahkeme, hâkimlik ve savcılıklar ile kanunla istisnaî olarak ceza soruşturması yapma yetkisi verilen diğer makamları, devletlerin milletlerarası andlaşmalara yaptıkları beyanlarda belirttikleri mercileri, b) Merkezî Makam: Adalet Bakanlığını, c) Uluslararası adlî iş birliği: Cezaî konularda bir devletin adlî mercilerinin diğer bir devletin adlî mercileri adına yerine getirdiği işlemleri, ifade eder.” hükmüne yer verilmiştir. Kanun’un 3’üncü maddesinde; “Merkezî Makamın görev ve yetkileri şunlardır: a) Taraf olunan milletlerarası andlaşmalar veya mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde, yabancı devletlerin adlî iş birliği taleplerinin kabulü ile Türk adlî mercilerinin yapacağı iş birliği taleplerinin uygunluğu konusunda karar vermek. b) Uygulanacak adlî iş birliğinin türü ve izlenecek yöntem konusunda karar vermek. c) Adlî iş birliği kapsamında devletlerce talep edilen bilgi ve belgelerin kullanılmasına muvafakat vermek, bunların kullanılmasını sınırlandırmak, teminat veya şarta bağlamak.” hükmüne yer verilerek Adalet Bakanlığı’nın önemini ve görevlerini düzenlemiştir. 4’üncü maddede; “Yabancı devletlerin adlî iş birliği talepleri; a) Türkiye’nin egemenlik hakları, millî güvenliği, kamu düzeni veya diğer temel çıkarlarının ihlal edilmesi, b) Talebe konu fiilin sırf askerî suç, düşünce suçu, siyasî suç veya siyasî suçla bağlantılı bir suç olması, c) Talebe konu kişinin ırkı, etnik kökeni, dini, vatandaşlığı, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasî görüşleri nedeniyle bir soruşturma veya kovuşturmaya maruz bırakılacağına veya cezalandırılacağına ya da işkence veya kötü muameleye maruz kalacağına dair inandırıcı nedenlerin bulunması, ç) Talepte bulunan devlette savunma hakkına ilişkin temel güvencelerin bulunmaması, hâllerinde reddedilebilir.” şeklinde adli yardım taleplerinin reddi düzenlenmiştir. 6706 Sayılı Kanun’un 7’nci maddesinde Türk adli mercilerinin talepleri, 8’inci maddesinde yabancı adlî mercilerin talepleri, 9’uncu maddesinde görüntülü ve sesli iletişim tekniğiyle adli yardımlaşma düzenlenmiştir.

İkinci Bölüm; Nitelikli Elkoyma

I. Taşınmaz, Hak ve Alacaklara Elkoyma

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 128’inci maddesinde; “Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait; a) Taşınmazlara, b) Kara, deniz veya hava ulaşım araçlarına, c) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba, d) Gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklara, e) Kıymetli evraka, f) Ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık paylarına, g) Kiralık kasa mevcutlarına, h) Diğer malvarlığı değerlerine, elkonulabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Taşınmaz, hak ve alacaklara el koyma tedbirinin uygulanabilmesi için somut delillere dayanan kuvvetli şüphenin varlığı gerekir. Suçun işlendiğine ve malvarlığı değerlerinin bu suçtan elde edildiğine dair kuvvetli şüphe bulunmalıdır.1

Taşınmaz, hak ve alacaklara el koyma tedbirine Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 128’inci maddesinin ikinci fıkrasında sayılan suçlar söz konusuysa karar verilebilmektedir. Bu suçlar; soykırım ve insanlığa karşı suçlar, göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti ile organ veya doku ticareti suçları, hırsızlık, yağma, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflas, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, parada sahtecilik, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, tefecilik, zimmet, irtikap, rüşvet, devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı suçları, Bankalar Kanunu’nun 22’nci maddesinin üç ve dört numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 68 ve 74’üncü maddelerinde tanımlanan suçlardır.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 128’inci maddesinin dokuzuncu fıkrasında; “Bu madde hükümlerine göre elkoymaya ve onuncu fıkra uyarınca kayyım atanmasına ancak hâkim karar verebilir.” hükmüne yer verilerek bu tedbire sadece hakimin karar verebileceği düzenlenmiştir. İstisnası yoktur. Soruşturmayı yürüten savcının bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimi bu kararı vermeye yetkilidir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 128’inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde, “Bu madde kapsamında elkoyma kararı alınabilmesi için ilgisine göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Mali Suçları Araştırma Kurulu, Hazine Müsteşarlığı ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan, suçtan elde edilen değere ilişkin rapor alınır. Bu rapor en geç üç ay içinde hazırlanır. Özel sebepler zorunlu kıldığında bu süre talep üzerine iki ay daha uzatılabilir.” hükmüne yer verilerek tedbire karar verilmeden önce rapor alma zorunluluğu getirilmiştir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 128’inci maddesinin onuncu fıkrasında; “Bu madde uyarınca elkonulan taşınmaz, hak ve alacakların idaresi gerektiğinde bu malvarlığı değerlerinin yönetimi amacıyla kayyım atanabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu madde ile ileride tahsil edilecek müsaderenin karşılıksız kalmaması hedeflenmektedir. Şüpheli veya sanığın şirket hisselerine el konulabilmektedir. Fakat bu maddeye dayanılarak tüzel kişiliğin bütün mallarına el konulamaz.

II. Bilgisayarlarda, Bilgisayar Programlarında ve Kütüklerde Elkoyma

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134’üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesine karar verilir.” hükmüne yer verilmiştir. Cep telefonu, e-posta, bilgisayar ağları ve çıkarılabilen donanımlara el koyma da bu maddeye dahildir. Bu el koyma tedbiri ile ilgili herhangi bir suç tipi sınırlaması getirilmemiştir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134’üncü maddesinin ikinci fıkrasında; “Bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması ya da işlemin uzun sürecek olması halinde çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için, bu araç ve gereçlere elkonulabilir. Şifrenin çözümünün yapılması ve gerekli kopyaların alınması halinde, elkonulan cihazlar gecikme olmaksızın iade edilir.” hükmüne yer verilerek kopyalar alındıktan sonra el konulan cihazların iade edilmesi gerektiği düzenlenmektedir.

Arama ve kopyalama tedbiri açısından suç soruşturmasının mevcut olması, somut delillere dayanan kuvvetli şüphe bulunması, başka bir şekilde delil elde etme imkanının bulunmaması, hakim kararının bulunması gereklidir. El koyma tedbiri için ise şifrenin çözülememesinden dolayı bilgisayara girilememesi veya gizlenen bilgilere ulaşılamaması gerekmektedir. Kararın verilirken kapsamı iyi bir şekilde ifade edilmelidir. Tedbir uygulanırken olay yerinde yer alan elektronik delillere bir zarar verilmemesi gerekir. Güvenliğin sağlanmasında kolluk görevlidir. Kural önce arama tedbiri uygulanması ve delil mahiyetinde bir veriye ulaşılırsa kopyalama işlemi yapılmasıdır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında; “Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi yapılır.” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında; “Üçüncü fıkraya göre alınan yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verilir ve bu husus tutanağa geçirilerek imza altına alınır.” hükmüne yer verilerek bu kopyanın tutanağa geçirilerek şüpheli veya vekiline verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Adli bilişim çerçevesinde arama işlemi sistemden elde edilen birebir kopya verileri üzerinden gerçekleştirilmektedir. Adli kopyalama işleminin doğru bir şekilde yapılıp yapılmadığı ve bellekte yer alan bütün alanların kopyaya doğru aktarılıp aktarılmadığı hash değeri alınarak tespit edilmektedir. Böylece daha sonra verilerde herhangi bir değişiklik olduğuna dair itirazın ileri sürülmesinin önüne geçilmektedir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134’üncü maddesine göre uygulanan tedbir yalnızca tedbire konu olan suç açısından uygulama alanı bulabilmektedir. Tedbirin uygulanması esnasında uygulamayı teşkil eden suç haricinde başka bir suça ilişkin delil elde edilirse Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 138’inci maddesine göre delil muhafaza altına alınarak durum cumhuriyet savcılığına bildirilmektedir.

Ceza Muhakemesi Kanunu 138’inci Madde; “Arama veya elkoyma koruma tedbirlerinin uygulanması sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ancak, diğer bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir.”

Kopya, delil olarak kullanılacağından son derece hassas olan elektronik delillerin, bozulmadan muhafaza edilmesi gerekir. Yoksa elektronik delillerin yargılama sürecinde kullanılamaz hale gelmesi mümkündür. Soruşturma sonucunda kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmişse veya yargılama sonucunda beraat kararı verilmişse, kararın kesinleşmesinden sonra, tüm kayıtların yok edilmesi gerekir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134’üncü maddesine göre yapılan arama ve el koymalar için ayrıca bir itiraz yolu düzenlenmemektedir. Bundan dolayı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 267’nci maddesine dayanarak sadece bilişim sisteminde arama, kopyalama ve el koyma tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin verilen kararlara karşı itiraz olanağı vardır.

III. Zorlama Amaçlı Elkoyma

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 248’inci maddesinde; “Kaçağın Cumhuriyet savcısına başvurmasını veya duruşmaya gelmesini sağlamak amacıyla Türkiye’de bulunan mallarına, hak ve alacaklarına amaçla orantılı olarak Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi veya mahkeme kararıyla elkonulabilir ve gerektiğinde idaresi için kayyım atanır.” hükmüne yer verilerek kaçaklara ilişkin zorlama amaçlı el koyma düzenlenmektedir. Amaç, kaçağın ekonomik olarak güçlüğe düşerek muhakemeye katılmasını sağlamaktır. Bu kararın verilebilmesi için şüpheli veya sanığın kaçak statüsünde olması zorunludur. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 98’inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre yakalama emri kovuşturma aşamasında düzenlendiğinden soruşturmada ifadeye gelmeyen şüpheli kaçak sayılamaz.1 Amaç, sanığın duruşmaya katılmasını sağlamak olduğundan, soruşturma evresinde bu tedbirin uygulanması mümkün değildir. Kaçak yakalandığında veya teslim olduğunda el koyma kararı kaldırılmalıdır. Bu el koyma kararına karşı itiraz mümkündür.

Zorlama amaçlı el koyma sadece Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 248’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar söz konusuysa uygulanabilmektedir. Zorlama amaçlı el koymaya Cumhuriyet savcısının talebi üzerine sulh ceza hakimi ya da yargılamayı yürüten mahkeme karar verebilmektedir. İstisnası yoktur.

Üçüncü Bölüm; Özel Kanunlarda Düzenlenen Elkoyma Türleri

I. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Kapsamında Elkoyma

Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 9’uncu maddesinde; “Kaçak eşya, her türlü silâh, mühimmat, patlayıcı ve uyuşturucu maddelerin bulunduğundan şüphe edilen her türlü kap, ambalaj veya taşımaya yarayan diğer araçlar ile kişilerin üzerlerinde yapılacak arama ve elkoymalar, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca yerine getirilir. Gümrük salonları ve gümrük kapılarında kaçak eşya sakladığından kuşkulanılan kişilerin üzeri, eşyası, yükleri ve araçları gümrük kontrolü amacıyla gümrük görevlilerince aranabilir. Yapılan arama sonucunda tespit edilen kaçak eşyaya derhal elkonulur. Gümrük bölgesine, Gümrük Kanunu gereğince belirlenen kapı ve yollardan başka yerlerden girmek, çıkmak veya geçmek yasaktır. Bu yerlerde rastlanacak kişi ve her nevi taşıma araçları yetkili memurlar tarafından durdurulur ve kişilerin eşya, yük ve üzerleri ile varsa taşıma araçları aranır. Yapılan arama sonucunda tespit edilen kaçak eşyaya derhal elkonulur.” hükmüne yer verilerek arama ve el koyma düzenlenmektedir.

Kaçakçılık suçuna ilişkin deliller elde edilmektedir. Ayrıca müsadere kararının infazı mümkün kılınmaktadır. El koyma işlemi Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre yapılmaktadır. Kanun koyucu, gümrük salon ve kapılarında arama ve el koyma görevini sadece gümrük görevlilerine vermiştir. 

Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesinde; “Bu Kanunda tanımlanan suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi Kanununun 128’inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre elkonulur. 13’üncü maddenin birinci fıkrasının a bendi kapsamına girmesi, Türkiye’de sicile kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kovuşturma devam ederken, kaçakçılık suçunun işlenmesinde tekrar kullanılması halinde, elkonulan taşıt, elkoyma kararı veren mercilerce alıkonulur. Sahibinin taşıtın değeri kadar teminatı alıkoyma tarihinden itibaren otuz gün içinde gümrük idaresine teslim etmesi halinde, taşıt sahibine iade edilir. Aksi takdirde, tasfiye idaresi tarafından soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal tasfiye olunur.” şeklinde kaçakçılık suçunun işlenmesinde kullanılan nakil vasıtalarına el koyma düzenlenmiştir. Kaçakçılık suçlarının işlenmesinde kullanılan taşıtlara el koyulması bu taşıtların kayıtlı bulunduğu sicillere şerh verilmesiyle yerine getirilmektedir.

Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 16’ncı maddesinde; “Bu Kanunda tanımlanan suçların konusunu oluşturması dolayısıyla müsadere yaptırımının uygulanabileceği eşya, sahibine iade edilemez. Kaçak şüphesiyle el konulan kaçak akaryakıt hariç her türlü eşya hakkında, el koyma tarihinden itibaren altı ay, ancak eşyanın zarara uğraması veya değerinde esaslı ölçüde kayıp meydana gelme tehlikesinin varlığı veya muhafazasının ciddi külfet oluşturması halinde bir ay içinde, gerekli tespitler yaptırılarak soruşturma aşamasında hâkim, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından tasfiye kararı verilir. Bu süreler içinde karar verilmemesi halinde eşya derhal tasfiye edilir.” hükmüne yer verilerek tasfiyenin nasıl kararını düzenlenmiştir.

II. Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Kapsamında Elkoyma

Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 17’nci maddesinde; “Aklama ve terörün finansmanı suçunun işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunan hallerde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 128’inci maddesindeki usûle göre malvarlığı değerlerine elkonulabilir.Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı da elkoyma kararı verebilir. Hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işlemi yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim en geç yirmi dört saat içinde onaylanıp onaylanmamasına karar verir. Hâkimin onaylaması hâlinde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 128’inci maddesinde belirtilen değere ilişkin rapor üç ay içinde alınır ve tekrar hâkim onayına sunulur. Onaylanmama veya raporun üç ay içinde alınamaması hâlinde Cumhuriyet savcılığının kararı hükümsüz kalır.” hükmüne yer verilerek el koyma düzenlenmiştir.

Bu tedbire karar verilebilmesi için suç mutlaka aklama ve terörün finansmanı suçu olmalı ve bu suçun işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunması gerekir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 128’inci maddesinin dokuzuncu fıkrasından farklı olarak bu kanunun 17’nci maddesinde Cumhuriyet savcısının da el koyma emri verme yetkisi vardır. 24 saat içinde bu emrin hakim tarafından onaylanması gerekir.

III. Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Kanunu Kapsamında Malvarlığının Dondurulması

Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Kanunu’nun 2’nci maddesinin ç bendinde malvarlığının dondurulması; “Malvarlığının ortadan kaldırılmasının, tüketilmesinin, dönüştürülmesinin, transferinin, devir ve temlik edilmesinin ve sair tasarrufi işlemlerin önlenmesi amacıyla, malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin kaldırılması veya kısıtlanması” olarak tanımlanmıştır. Terörizmn Finansmanının Önlenmesi Kanunu’nun 12’nci maddesinde; “Malvarlığının dondurulması kararı ve bu kararın kaldırılmasına ilişkin karar Resmî Gazete’de yayımı ile birlikte hukuki sonuçlarını doğurur. Bu Kanun hükümlerine göre malvarlığının dondurulması kararlarının yerine getirilmesinden Başkanlık sorumludur.” şeklinde malvarlığının dondurulmasının icrası düzenlenmiştir.

Malvarlığının dondurulması kararı, kuvvetli şüphe aranmaksızın çoğu zaman istihbari nitelikteki bilgilere dayanarak alınan idari bir karardır ve ceza muhakemesine konu olaylardan önceki aşamada gerçekleşmektedir. Malvarlığının dondurulması kararları geçici bir tedbir olması nedeniyle kısa veya belirli süreli kararlardır. Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 5’inci maddesine göre ülkemiz bakımından da Birleşmiş Milletler üyesi olarak terör listelerine alınan, kişi, kuruluş veya organizasyonların tasarrufunda bulunan ülkemizdeki malvarlığının dondurulması kararlarının Bakanlar kurulu tarafından alınacağı ve Resmi Gazetede yayımlanan bu kararların gecikmeksizin uygulanır. Bu kararlar, Dışişleri Bakanlığı tarafından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne bildirilmektedir.

IV. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Kapsamında Elkoyma

Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 1’inci ek maddesinin birinci fıkrasında; “Göçmen kaçakçılığı suçunun işlenmesinde kullanılan araçlara, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre elkonulur.” hükmüne yer verilerek özel bir el koyma düzenlenmiştir.  Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 1’inci ek maddesinin ikinci fıkrasında el koymada iade, “Birinci fıkraya göre elkonulan aracın; a) Soruşturma ve kovuşturma devam ederken aynı suçun işlenmesinde tekrar kullanılması, b) Türkiye’de sicile kayıtlı olmaması, c) Toplam yolcu sayısına göre önemli sayıda göçmen taşınırken ele geçirilmesi,

ç) Suçun işlenmesini kolaylaştıracak özel tertibatının bulunması, hallerinden birinin varlığı durumunda, elkonulan araç sahibine iade edilmez. Bu durumda sahibinin, aracın değeri kadar teminatı elkoyma tarihinden itibaren otuz gün içinde Maliye Bakanlığına teslim etmesi halinde, araç sahibine iade edilir. Aksi takdirde, Maliye Bakanlığı tarafından soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal tasfiye olunur. Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi halinde, satıştan elde edilen gelirden aracın muhafaza edilmesi ve satışı için gerekli olan bütün masraflar karşılandıktan sonra kalan miktar, kovuşturma sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına alınır.” şeklinde düzenlenmektedir. Değer hesaplanırken, kara araçlarında kasko değeri; deniz araçlarında tekne ve makine sigortasına esas teşkil eden değer; sigortasız araçlar ile hava ve demiryolu araçlarında ise piyasa değeri esas alınır.

Sonuç

El koymanın amacı delillere ulaşmak ve maddi gerçeğe ulaşmaktır. Anayasa’ya ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre el koymanın mutlaka hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yetkili merciin yazılı emriyle uygulanması gerekmektedir. El koyma koruma tedbirlerinin icrasında temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmemesi gerekir. El koymanın hukuka aykırı şekilde yapılmasından dolayı elde edilen deliller ceza muhakemesinde kullanılamaz. Eşyanın delil değerini kaybetmesi, tedbirlerin alınmaması nedeniyle eşyanın kıymetinin azalması veya zarara uğraması nedeniyle devletin tazminat sorumluluğu ortaya çıkar. Genel el koyma, her türlü suçta başvurulabilen bir koruma tedbiridir. Fakat nitelikli el koyma türlerinden taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma, şirket yönetimi için kayyım tayini ve zorlama amaçlı el koyma tedbirlerinin düzenlendiği hükümlerde katalog suçlar belirlenmiştir. Ve sadece bu suçlarda nitelikli el koyma tedbirine başvurulabilmektedir.

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawyer.com

whatsApp →

Kaynakça

  • ORHAN, Uğur; Ceza Muhakemesi Hukukunda Arama ve Elkoyma, 2018, Ankara
  • ŞEN, Ersan; Elkoyma, Seçkin Yayıncılık, 2017, Ankara
  • AYDOĞMUŞ, Ebubekir; Arama ve Elkoyma, 2015, Ankara
  • İLİKLİ, Sedef; Ceza Muhakemesi Hukukunda Arama ve ElKoyma, 2020, İzmir
  • TAFRAN, Adem; Ceza Muhakemesi Hukukunda Elkoyma, 2016, Kocaeli
  • YILDIZ, Maksut; Ceza Muhakemesi Kanununda Bir Koruma Tedbiri Olarak El Koyma, 2010, Kayseri
  • ÇELİK, Muharrem; Bilgisayarlarda Arama, Kopyalama ve Elkoyma (CMK m.134), 2018, İstanbul
  • BÖREKÇİ, Çağrı; Bilgisayarlarda, Bilgisayar Programlarında ve Kütüklerinde; Arama, Kopyalama ve Elkoyma, 2020, İstanbul
  • MASAT, Yavuz; 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na Göre Arama, Elkoyma ve Müsadere, 2019, İstanbul
  • YILDIRIM, Zeki, Türk Hukukunda Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Amacıyla Malvarlığını Dondurma Tedbiri, Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 3, Sayı 1, 2013, Isparta
  • ARISOY, Uygur Kaan; Ceza Muhakemesi Hukukunda Koruma Tedbiri Olarak Arama ve El Koyma, 2014, Kırıkkale
  • AÇAR, Mustafa; Ceza Muhakemesi Hukukunda Koruma Tedbiri Olarak Arama ve ElKoyma, 2010, Kırıkkale