Hukuk Davalarında; Hakimin Yasaklılığı, Reddi ve Hukuki Sorumluluğu

Hakimin Yasaklılığı

I. Genel Olarak

Hakimin yasaklılığı ve hakimin reddi müesseseleri, hakimlerin tarafsızlığını ve adil yargılanma hakkını garanti altına almak için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir. Hakimin yasaklılığı, davaya asla bakamayacağı, talep olmasa bile çekinmek zorunda olduğu hallerdir. Yasaklılık halleri, hakimin belirli durumlarda artık tarafsız olamayacağı varsayılarak belirlenmiştir. Yasaklılık halleri, doğrudan kamu düzenine yöneliktir. 1

Kanun koyucu, yasaklılık sebeplerini tarafsızlığın ağır şekilde ihlal edildiği haller olarak belirlemiştir. Yasaklılık sebepleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 34’üncü maddesinde sınırlı şekilde sayılmıştır ve genişletilemez. Yasaklılık sebeplerinde, objektif unsur tek başına yeterlidir. Kanundaki sebeplerden birinin var olması durumunda hakim eldeki davaya bakamaz. 2

II. Hakimin Yasaklılık Sebepleri

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 34’üncü maddesinde; “Hâkim, aşağıdaki hâllerde davaya bakamaz; talep olmasa bile çekinmek zorundadır:

a) Kendisine ait olan veya doğrudan doğruya ya da dolayısıyla ilgili olduğu davada.

b) Aralarında evlilik bağı kalksa bile eşinin davasında.

c) Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyunun davasında.

ç) Kendisi ile arasında evlatlık bağı bulunanın davasında.

d) Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı kalksa dahi kayın hısımlığı bulunanların davasında.

e) Nişanlısının davasında.

f) İki taraftan birinin vekili, vasisi, kayyımı veya yasal danışmanı sıfatıyla hareket ettiği davada.” hükmüne yer verilerek hakimin yasaklılık sebepleri sayılmıştır. Yasaklılık sebepleri, hakimin tarafsız olmadığına ilişkin objektif nitelikte ve aksi ispatlanamayan sebeplerdir.3

Yasaklılık sebeplerinden herhangi birinin var olması halinde tarafların talebi olmasa da hakim çekinmek zorundadır. Hakim;

  • Kendisine ait,
  • Eşine,
  • Eski eşine,
  • Nişanlısının davasında,
  • Altsoy veya üstsoyuna ilişkin davalara,
  • Evlatlık bağı olan kişinin davasına,
  • Üçüncü dereceye kadar olan kan veya kayın hısımlarının davasına bakamaz. Akrabalık ilişkisinin varlığı, kanun koyucu için hakimin tarafsızlığını korumasının çok zor olduğu davalar olarak sayılmakta ve bu sebeple hakimin bu davalardan çekinmesi zorunlu tutulmaktadır.

Hakimin iki taraftan birinin;

  • Vekili,
  • Vasisi,
  • Kayyımı,
  • Yasal danışmanı sıfatıyla hareket ettiği davalarda da hakimin çekinmesi zorunludur. Hakimin bir kişinin vekili, vasisi, kayyımı veya yasal danışmanı olması, onun menfaatlerini koruması gerektiği anlamına gelecektir. Böyle bir durumda da hakimin tarafsız kalması mümkün değildir. Tarafsız olması kendisinden beklenemez.

III. Hakimin Çekinmesi

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda hakimin çekinmesi, sadece yasaklılık sebeplerinin varlığı halinde, hakimin kendi isteğiyle davaya bakmaktan kaçınmasıdır. Yasaklılık hallerinde çekinme, hakim için zorunludur. Taraflar, hakimin davaya bakmasının yasak olduğunu yasak olduğunu her aşamada öne sürebilmektedir.4 İki tarafın onayı olsa da hakim davaya bakamaz. 5 Hakimin çekinme kararı, hemen yürürlüğe girer.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hakimin yasaklılığı ve çekinmesi, bölge adliye mahkemelerinde görev yapan hakimleri de kapsar. Yargıtay hakimleri açısından ise Yargıtay Kanunu’nda hakimlerinin reddiyle ilgili 39’uncu maddesinde; “Dairelerin veya genel kurulların başkan ve üyeleri reddolunabilirler. Ret hususundaki istemler, reddedilen başkan veya üye katılmaksızın ilgili daire veya genel kurullarca incelenerek kesin karara bağlanır. Daire ve kurulların toplantılarını engelleyen toplu ret istemleri dinlenmez.” şeklinde yer almaktadır.6

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 35’inci maddesinde çekinmenin sonuçları; “Çekinme kararına karşı üst mahkemeye başvurulabilir. Yasaklama sebebinin doğduğu tarihten itibaren, o hâkimin huzuru ile yapılan bütün işlemler, üst mahkemenin kararı ile iptal olunabilir. Hüküm ve kararlar ise herhâlde iptal olunur. Bu durumda, hâkim yargılama giderlerine mahkûm edilebilir. Çekinme kararının ilk derece mahkemesi hâkimince verildiği hâllerde, başvuru üzerine bölge adliye mahkemesinin vereceği karar kesindir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu 35’inci maddede çekinme kararlarına karşı kanun yoluna gidilebileceği düzenlenmiştir. Hakimin çekinme sebepleri yokken çekinme kararı vermesi durumunda üst mahkeme tarafından çekinme kararı bozulmalıdır. Bir üst mahkemenin vermiş olduğu kararlar kesindir.7

Yasaklılık sebepleri bulunan bir hakim tarafından yargılamaya yapılırsa verdiği kararların üst mahkeme tarafından iptal edilmesi gerekmektedir. Yasaklılık sebebi var olan hakimin hiçbir kararı geçerli sayılmamaktadır. Tarafların yaptığı işlemler ise geçerliliğini korur. 8 Yaptığı işlemler ve kararların tekrar edilmesinden doğan masrafları davadan çekinmemiş olan hakim ödemekle yükümlüdür. 9

Hakimin Reddi

I. Genel Olarak

Hakimin davada tarafsız olamayacağından kuşku duyulan haller için hakimin reddi müessesesi düzenlenmiştir. Red sebepleri, yasaklılık sebepleri gibi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda sınırlı olarak sayılmamıştır.10

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 36’ncı maddesinin birinci fıkrasında hakimin reddi; “Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Hakimin reddinin düzenlenme amacı da hakimin tarafsızlığı ilkesini sağlamaktır. Hakimin reddi müessesesi, taraflara bir hak tanır ve bir yükümlülük yükler. Hakim ve taraflar reddi talep edebilirler. Hakimin reddi için haklı şüphenin var olması gerekir. Objektif unsurun yanı sıra, sübjektif unsurların da olması aranır. 11 Hakimin reddi, yasaklılık ile aynı hükümlere tabi değildir. Tarafların ilk duruşmada veya öğrendikten sonra ilk duruşmada hakimin reddini talep etmeleri gerekir. Hakkında ret sebebi bulunan hakim, kendisini reddetmez veya taraflarca süresi içinde reddedilmezse vermiş olduğu kararlar ve hüküm geçerlidir. Üst mahkeme tarafından bozulmamaktadır.12

II. Hakimin Reddi Sebepleri

Hakimin reddinin sebeplerinden bazıları Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 36’ncı maddesinde; “Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir:

  • a) Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması.
  • b) Davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması.
  • c) Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması; uyuşmazlıkta arabuluculuk veya uzlaştırmacılık yapmış bulunması.
  • ç) Davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması.
  • d) Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması.”

şeklinde düzenlenmiştir. Bu sebepler, hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunmasından farklı olarak objektif sebeplerdir. Ve taraflarca bu durumun öne sürülüp ispatlanması durumunda ayrıca bir şüphe aranmaksızın ret sebebi haklı görülmektedir.13 Fakat hakim ne karar verirse versin taraflarda güven zedelenmesi olacağı kanaati ile hakimin reddi talebinin kabulüne karar verilmemelidir. Maddi bulgu ve delillerle desteklenmeyen soyut iddialar nedeni ile, hakimin reddi talebinin kabulüne karar verilmesi, ileride giderilmesi mümkün olmayacak zararlara yol açabilmektedir.14

A) Hakimin Tarafsızlığından Şüpheyi Gerektiren Önemli Bir Sebebin Bulunması

Taraflara, dava hakimini reddetme imkanını sağlayan temel sebep, hakimin tarafsızlığını kaybettiğine dair duyulan haklı şüphe olmaktadır. Bu madde, genel sebep olarak kabul edilmektedir. Önemli olan, tarafın algısına göre subjektif sebepler doğrultusunda haklı şüphenin oluşup oluşmayacağıdır. Tarafın, hakimin gerçekten tarafsız olmadığını ispatlamasına gerek yoktur. Duyduğu şüphenin haklı olduğunu ispatlaması gerekmektedir. Bu durum ve haklı şüphe ise somut olaya göre belirlenebilecektir. 15 Hakimle taraf arasında dava açıldıktan sonra da bir sorun olması durumunda hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli sebebin bulunduğu sonucuna ulaşılabilmektedir.16

B) İki Taraftan Birine Öğüt Vermiş Ya Da Yol Göstermiş Olması

Hakim, yargılamayı yürütürken, iki tarafa da eşit mesafede yaklaşmak zorundadır ve tarafları yönlendiremez. Eğer yönlendirirse hakimin reddi sebebi oluşur. Hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında olan durumlar ret sebebi değildir.17

C) İki Taraftan Birine Veya Üçüncü Kişiye Kanunen Gerekmediği Halde Görüşünü Açıklamış Olması

Hakimin reddi için kesin ve nihai nitelikte bir hukuki görüş açıklamalıdır. Çünkü bu durumda hakim artık taraflara karşı objektif bir tutum içinde değildir. Hakimin, davacıya açtığı davanın yanlış olduğunu veya davalıya boşuna çaba göstermemesini söylemesi ret sebebi sayılabilmektedir. 18

D) Tanık Veya Bilirkişi Olarak Dinlenmiş Veya Hakim Ya Da Hakem Sıfatıyla Hareket Etmiş Olması; Uyuşmazlıkta Arabuluculuk Veya Uzlaştırmacılık Yapmış Bulunması

Hakim, daha önce tanık olarak dinlendiği bir davada hakim olarak görevlendirilirse ret sebebi ortaya çıkmış olur.19Bilirkişi olarak dinlenen veya rapor sunan davaya sonra hakim olarak görevlendirilirse de ret sebebi oluşmaktadır.20

E) Dördüncü Derece De Dahil Yansoy Hısımlarına Ait Olması

Hakimin üçüncü dereceye kadar kan veya kayın hısımları yasaklılık sebebidir. Dördüncü dereceye kadar olan yansoy hısımlarının davaları ise hakimin reddi sebebidir.

F) İki Taraftan Birisi İle Davası Veya Aralarında Bir Düşmanlık Bulunması

Önemli olan dava sırasında düşmanlığın bulunmasıdır. Öncesinde bulunması, anca şüphe doğurabilmekte ve subjektif olarak incelenebilmektedir. Dava sırasına hakim ile diğer taraf arasında bir davanın olması bu bende girer.21

III. Ret Talebi ve Talebin İncelenmesi

Ret prosedürü ile bağımsız ve tarafsız ve bir yargılama temin edilmektedir. Haklı bulunursa hakim, yargılamadan ayrılmaktadır. Hakimi taraflar reddedebilmektedir. Hakim, kendisini reddedip davadan çekilebilmektedir. Hakimin reddi talebi ya da hakimin davadan bizzat çekilmesi, davada ön sorun niteliğindedir. Hakimin reddi hakkında verilen ret ya da kabul yönündeki kararlar, ara karardır.22 Vekilin hakimi reddetmesi için vekaletnamede özel olarak yetkilendirilmesi gerekmektedir. Aksi halde ret kararı bozulmaktadır.23

Hakimin reddi, taraflarca ilk duruşmada ya da öğrendikten sonrası ilk duruşmada dilekçeyle talep edilmelidir. Yasaklılık hali gibi davanın her aşamasında talep edilemez. Ret talepli dilekçe diğer tarafa tebliğ edilmektedir. Karşı taraf da bir hafta içinde cevap verebilmektedir. Cevap süresi geçtikten sonra dilekçeler reddi istenen hakime verilmektedir. Hakim, bu dilekçeyi inceledikten sonra kendi görüşünü yazarak düşüncesini ret talebini inceleyecek olan mahkemeye gönderir. Fakat hakim, ret talebi süresinde yapılmamışsa, ret sebebi ve bu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemişse, ret talebinin davayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa ret istemini geri çevirebilmektedir. Bu karar, ara karar niteliğindedir ve kanun yoluna gidilebilmektedir.24

Hâkimin reddi talebine ilişkin karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak verilebilmektedir. Ret sebebi sabit olmasa dahi yetkili merci bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilmektedir. Yetkili yargı merci tarafından kabul edilmezse hakim davaya bakmaya devam eder. Ret talebinin, kötü niyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde, talepte bulunanların her biri hakkında beş yüz Türk Lirası’ndan beş bin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur.25

IV. Hakimin Çekilmesi

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 37’nci maddesinde; “Hâkim, reddini gerektiren sebeplerden biri varken bizzat çekilmezse, iki taraftan biri ret talebinde bulununcaya kadar davaya bakabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Davada taraflarca ret talebinde bulunulmaması durumunda, hakimin çekilmesi zorunlu değil, ihtiyaridir. Hakim, yargılamada tarafsız hareket edemeyeceğine karar verirse davadan çekilmeyi talep edebilmektedir.26 Hakim, davadan kendiliğinden çekilirse bu durum tek başına hüküm ifade etmemektedir. Çekilmenin kanuna uygun olup olmadığı hakkında yetkili merci bir inceleme yapar ve karar verir.27

Hakimin kendisini reddetmesi bir süreye bağlı değildir. Hakimin çekilmesi durumunda da taraflara hakimin çekilme talebi tebliğ edilmektedir. Ve taraflar görüşlerini sunmaktadır. Daha sonra yetkili mercie hakimin çekilme talebi gönderilmektedir. Ve merci bir karar vermektedir. Merci, hakimin çekilme kararını reddederse hakim davaya bakmaya devam eder.28

Hakimin çekilmesinin bir merci tarafından denetlenmesinin sebebi, hakimler önüne gelen uyuşmazlıkları, yasal çerçevesinde çözmek zorundadır. Bu işlemi yaparken hakim, bir olayla ilgili kuracağı hükümle, tarafların adalet duygusunu zayıflatacağını değil, güçlendireceğini düşünüp, hedefleyerek çalışmalı, yasalardan aldığı güçle hareket etmelidir. Maddi bulgu ve delillerle desteklenmeyen soyut iddiaların hakimlerce duygusallıkla karşılanıp davadan çekilmelerine neden olunması, ileride giderilmesi mümkün olmayacak zararlara yol açacağından kabul edilemez. Aksi halde bir yerde görev yapan hakimlerin, aynı yöntemle davadan çekilmeleri sağlanarak, tabii hâkim ilkesinin zedelenmesine yol açar.29

V. Hakimin Reddi Talebine İlişkin Karara Karşı Kanun Yolu

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 42 ve 43’üncü maddelerinde kanun yolları düzenlenmiştir. Kanunun 42’nci maddesine göre;

  • Esas hüküm bakımından istinaf yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, hâkimin reddi talebiyle ilgili merci kararları kesindir.
  • Esas hüküm bakımından istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki merci kararlarına karşı tefhim veya tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilmektedir. Bölge adliye mahkemesinin bu husustaki kararları kesindir.
  • Ret talebinin reddine ilişkin merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunmayarak kaldırılması veya ret talebinin kabulüne ilişkin merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret talebinde bulunan tarafça itiraz edilen esasa etkili işlemler, davaya daha sonra bakacak hâkim tarafından iptal olunur.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 43’üncü maddesine göre temyiz yoluna ilişkin;

  • Esas hüküm bakımından temyiz yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, bölge adliye mahkemesi başkan ve üyelerinin reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararları kesindir.
  • Esas hüküm bakımından temyiz yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki karar, tefhim veya tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde temyiz edilebilmektedir. Yargıtayın bu husustaki kararı kesindir.
  • Bölge adliye mahkemesi hâkiminin reddine ilişkin talebin reddi konusundaki kararın temyizi üzerine Yargıtayca bozulması veya ret talebinin kabulüne ilişkin kararın Yargıtayca onanması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret talebinde bulunan tarafça itiraz edilen esasa ilişkin işlemler, davaya daha sonra bakacak olan bölge adliye mahkemesi tarafından iptal olunur.

Yargıtay’ın görüşüne göre hakimin davadan çekilmesi hakkındaki merci kararına karşı, kanun yoluna başvurulamaz.30

VI. Hakimin Reddedilmesinin Sonuçları

Hakimin reddi talebi, incelenmesi bir ön sorundur ve sonuçlanana kadar yargılama durur. Ret kararının kesinleşmesinden sonra yargılama devam eder. Reddedilen hakimin ret talebinden önce yapmış olduğu işlemler kural olarak geçerliliğini korur.31 Ama Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 43’üncü maddesinin üçüncü fıkrasına göre istinaf mahkemesi, yetkili merciin ret talebinin reddine ilişkin kararını uygun bulmayarak kaldırırsa veya ret talebinin kabulüne ilişkin kararını uygun bulursa, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hakim tarafından yapılan ve ret talebinde bulunan tarafça itiraz edilen esasa ilişkin işlemler, davaya daha sonra bakacak olan hakimce iptal olmaktadır.

Kötü niyetli ret talep edilmesi durumunda, daha talebi yaparken bu talebin haksız olduğunu bilen kişi, disiplin para cezası alır. Disiplin para cezasının tahsili için, davaya bakan mahkeme, dosyanın geliş tarihinden başlayarak iki hafta içinde gereğini yapar.32

Ret talebinin kabulüne ilişkin merci kararının kesinleşip davaya bakan hakimin reddedilmesi durumunda, genel yetkili başka hakim mevcutsa davaya bakacak olan hakim, Adalet Komisyonu Başkanlığı’nca belirlenmektedir.33

Hakimin Sorumluluğu

I. Genel Olarak

Hakimlerin hukuki, cezai veya disiplin sorumluluğu söz konusu olabilmektedir. Hakimlerin hukuki sorumluluğu, yargı görevini yerine getirmeleri sırasında verdikleri zararlardan sorumluluklarıdır. Bu sorumluluk, üçüncü kişilere verdikleri zararlardan tazmin sorumluluğudur. Hakimlerin hukuki sorumlulukları birinci dereceden sorumluluk değildir. Hakimlerin verdikleri zararlardan birinci derecede sorumlu olan devlettir. Devletin birinci derece sorumlu olmasının sebebi, hakimlere doğrudan sorumluluk davası açılmasını önlemektir. Tazminata hükmedilmesi halinde hakim sorumlu olur ve devlet söz konusu tazminatı hakime rücu eder.34

Hakimin sorumluluğu; hakimin yargısal faaliyetinden kaynaklanıyorsa Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46’ncı maddesi gereği hakimin hukuki sorumluluğu doğar. Hakimin sorumlu olması sorumluluğu gerektiren hukuka aykırı bir hal, kusur, zarar ve illiyet bağı unsurlarının bulunması gerekir. Bu sorumluluğa gidilebilmesi için 46’ncı maddede sayılan hallerden birinin var olması gerekmektedir. Eğer bu hallerden biri yoksa sadece hakimin haksız fiil sorumluluğuna gidilebilmektedir. 35

II. Hakimlerin Hukuki Sorumluluk Halleri

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46’ncı maddesinin birinci fıkrasında; “Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

  • a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
  • b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
  • c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
  • ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
  • d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
  • e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.”

hükmüne yer verilmiştir.

A) Kayırma Veya Taraf Tutma Yahut Taraflardan Birine Olan Kin Veya Düşmanlık Sebebiyle Hukuka Aykırı Bir Hüküm Veya Karar Verilmiş Olması

Söz konusu bende göre hakimin sorumluluğuna gidilebilmesi için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir. Kasıt unsuru olan taraflardan birini kayırma veya taraf tutma ya da taraflardan birine olan kin veya düşmanlıkla karar veya hüküm verilmesi ile maddi unsur olan hüküm veya kararın hukuka aykırı olması birlikte gerçekleşmelidir. Ancak bu şekilde devlete karşı tazminat davası açılabilmektedir. 36

B) Sağlanan Veya Vaat Edilen Bir Menfaat Sebebiyle Kanuna Aykırı Bir Hüküm Veya Karar Verilmiş Olması

Nihai kararla birlikte ara kararlar da bu bende dahildir. Hukuka değil kanuna aykırılık ile birlikte sağlanan veya vaat edilen menfaat unsurları birlikte gerçekleşmelidir.

C) Farklı Bir Anlam Yüklenemeyecek Kadar Açık Ve Kesin Bir Kanun Hükmüne Aykırı Karar Veya Hüküm Verilmiş Olması

Hakimin sorumluluğuna gidebilmek için, hakimin bir hatası değil, hakimin hukuku yanlış uygularken farklı bir anlam yüklenemeyen açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı bir karar veya hüküm vermesi gerekmektedir. 37

Ç) Duruşma Tutanağında Mevcut Olmayan Bir Sebebe Dayanılarak Hüküm Verilmiş Olması

Hakimin sorumluluğunun doğabilmesi için ihmal değil hakimin kastına veya ağır kusuruna dayanan bir şekilde duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanarak hüküm verilmesi gerekir. “Hakim tutanağa geçirilmeyen bir olaya dayanarak karar verirse, bu olayın aslında duruşma sırasında beyan edilmiş olduğunu ispat etse dahi sorumlu tutulur. Çünkü bir olayın gerçekleştiğine dair iddianın duruşma sırasında bildirildiğinin ispatı ancak buna ilişkin beyanın tutanağa geçirilmesi ile olur.”38

D) Duruşma Tutanakları İle Hüküm Veya Kararların Değiştirilmiş Yahut Tahrif Edilmiş Veya Söylenmeyen Bir Sözün Hüküm Ya Da Karara Etkili Olacak Şekilde Söylenmiş Gibi Gösterilmiş Ve Buna Dayanılarak Hüküm Verilmiş Olması

Sorumluluğun doğabilmesi için söz konusu beyanların aynen tutanakta yer almaması yeterli değildir. Hakimin beyanları yazdırırken kasten ve ağır kusurlu olarak değişiklik yapması ve bu beyanın hükme esas teşkil etmesi gerekir. Bu bent ancak duruşma tutanağı resmi belge hükmünde olduğundan tutanağın sahtelik davası ile sahteliğinin kanıtlanması ile mümkündür.39

E) Hakkın Yerine Getirilmesinden Kaçınılmış Olması

Hakimin sorumluluğuna ancak kasten Anayasa’nın 36’ıncı maddesinde yer alan; “Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamamaktadır” hükmüne kasten uymazsa gidilebilmektedir.

III. Sorumluluk Davası

Hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin davada, davacı zarar gören; davalı ise devlettir. Davanın açılacağı görevli ve yetkili mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 47’nci maddesinde; “Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde; Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür. Dava, bu dairenin Başkan ve üyelerinin fiil ve kararlarından dolayı ise yargılama Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesinde yapılır. Verilen kararların temyiz incelemesi Hukuk Genel Kurulunca yapılır. Temyiz incelemesine, kararı veren başkan ile üyeler katılamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 93A maddesinde; “Hakim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle:

a) Ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmektedir.

b) Kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hakim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamaz.

Devlet aleyhine açılacak tazminat davası ancak dava konusu işlem, faaliyet veya kararın dayanağı olan;

a) Soruşturma sonucunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya kamu davası açılmış ise kovuşturma sonucunda verilen hükmün,

b) Dava sonunda verilen hükmün, kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabilmektedir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya hükmün kesinleşmesinden önce, hakim veya savcının söz konusu işlem, faaliyet veya kararıyla ilgili olarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanmaktan mahkumiyeti halinde ise tazminat davası bu hükmün kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Hakimin hukuki sorumluluğu ile ilgili neden devlete dava açıldığını Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; “Gerçekten hakimlerin hukuki sorumlulukları nedenine dayanan davalar özel usul ve müeyyidelere bağlanmadıkları takdirde ilgililerce kötüye kullanılarak Hakim hakkında red sebepleri ihdas edilmesi kolaylaşacak, adıl sağlıklı sonuçların sağlanmasına halel gelecektir. Bu itibarla söz konusu hükümler hem meydana gelecek zararlı durumu düzeltip tamir etmek hem de haksız davaları önlemek amacıyla kabul edilmiştir.” şeklinde ifade etmiştir. 40

Tazminat davası açılırken hangi sorumluluk sebebine dayanıldığı ve deliller açıkça belirtilmek zorundadır. Mahkeme tarafından açılan tazminat davası ilgili hakime ihbar edilmektedir.41 İlgili hakim, fer’i müdahil olarak davaya katılabilmektedir. Davacı, davayı kaybederse 500-TL ile 5.000-TL arasında bir miktar disiplin cezası öder.

Davacı, davayı kazanırsa devlet tarafından davacının maddi ve manevi tazminatı ile yargılama giderleri ödenmektedir. Karar kesinleştikten sonra devlet tarafından rücu davası açılabilmektedir.42 Söz konusu kararın kesinleşmesinden sonra devlet tarafından davacının maddi, manevi tazminatı ve yargılama giderleri ödendikten sonra tazminat davasının açıldığı aynı yerde 1 yıl içinde hakime rücu davası açılmaktadır. Ve ilgili hakime ödenen tüm para rücu edilmektedir.43

İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawyer.com

whatsApp →

Kaynakça
  • PEKCANITEZ, Hakan; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, 2012, Ankara
  • GÖREN, Nazlı; Medeni Yargılama Hukukunda Hakimin Reddi, 2013, İstanbul
  • ÇON, Ömer; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na Göre Hakimin Davaya Bakmaktan Yasaklılığı ve Reddi, 2012, Erzurum
  • ERMUMCU, Osman; Hakimlerin Hukuki Sorumluluğu, 2011, Konya
  • TAŞ, Meryem; Hakimin Hukuki Sorumluluğu, 2017, İstanbul
  • AŞIK, İbrahim; Hakimin Yargılama Faaliyeti Sebebiyle Devlete Açılan Tazminat Davasına İlişkin Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Bir Kararı Üzerine Düşünceler, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, 2015, İzmir
Dipnotlar

1 GÖREN, Nazlı, Medeni Yargılama Hukukunda Hakimin Reddi, 2013, İstanbul, s.28-29.

2 GÖREN, Nazlı, Medeni Yargılama Hukukunda Hakimin Reddi, 2013, İstanbul, s.32.

3 GÖREN, Nazlı, Medeni Yargılama Hukukunda Hakimin Reddi, 2013, İstanbul, s.39.

4 PEKCANITEZ, Hakan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, 2012, Ankara, s.194.

5 ÇON, Ömer, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na Göre Hakimin Davaya Bakmaktan Yasaklılığı ve Reddi, 2012, Erzurum, s.12.

6 ÇON, Ömer, s.36.

7 ÇON, Ömer, s.39.

8 ÇON, Ömer, s.40.

9 PEKCANITEZ, Hakan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, 2012, Ankara, s.195.

10 PEKCANITEZ, Hakan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, 2012, Ankara, s.195.

11 GÖREN, Nazlı, Medeni Yargılama Hukukunda Hakimin Reddi, 2013, İstanbul, s.28-29.

12 PEKCANITEZ, Hakan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, 2012, Ankara, s.196.

13 GÖREN, Nazlı, Medeni Yargılama Hukukunda Hakimin Reddi, 2013, İstanbul, s.61.

14 Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, 2015/8508 Esas, 2015/6801 Karar, 02.07.2015.

15 GÖREN, Nazlı, Medeni Yargılama Hukukunda Hakimin Reddi, 2013, İstanbul, s.50-51.

16 Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, 2016/3433 Esas, 2016/4850 Karar, 21.04.2016.

17 PEKCANITEZ, Hakan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, 2012, Ankara, s.195.

18 GÖREN, Nazlı, Medeni Yargılama Hukukunda Hakimin Reddi, 2013, İstanbul, s.98-101.

19 PEKCANITEZ, Hakan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, 2012, Ankara, s.195.

20 GÖREN, Nazlı, Medeni Yargılama Hukukunda Hakimin Reddi, 2013, İstanbul, s.120.

21 PEKCANITEZ, Hakan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, 2012, Ankara, s.196.

22 GÖREN, Nazlı, Medeni Yargılama Hukukunda Hakimin Reddi, 2013, İstanbul, s.155.

23 Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, 2012/13973 Esas, 2013/391 Karar, 28.01.2013.

24 PEKCANITEZ, Hakan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, 2012, Ankara, s.197.

25 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 42’nci madde

26 GÖREN, Nazlı, Medeni Yargılama Hukukunda Hakimin Reddi, 2013, İstanbul, s.153.

27 GÖREN, Nazlı, Medeni Yargılama Hukukunda Hakimin Reddi, 2013, İstanbul, s.167.

28 PEKCANITEZ, Hakan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, 2012, Ankara, s.199.

29 Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, 2017/5948 Esas, 2017/3429 Karar, 19.04.2017.

30 Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 26. 06. 1984 Tarih, 1984/5647 Esas, 1984/6071 Karar

31 ÇON, Ömer, s.85.

32 ÇON, Ömer, s.90.

33 ÇON, Ömer, s.91.

34 PEKCANITEZ, Hakan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, 2012, Ankara, s.183.

35 ERMUMCU, Osman, Hakimlerin Hukuki Sorumluluğu, 2011, Konya, s.64

36 TAŞ, Meryem, Hakimin Hukuki Sorumluluğu, 2017, İstanbul, s.43.

37 TAŞ, Meryem, Hakimin Hukuki Sorumluluğu, 2017, İstanbul, s.50.

38 TAŞ, Meryem, Hakimin Hukuki Sorumluluğu, 2017, İstanbul, s.57.

39 TAŞ, Meryem, Hakimin Hukuki Sorumluluğu, 2017, İstanbul, s.58.

40 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 14.11.1970.

41 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 48’inci madde

42 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2013/303 Esas, 2013/566 Karar, 24.04.2013.

43 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46 ve 48’inci maddeleri