Ceza Davalarında İstinaf

ceza davalarinda istinaf

Kanun Yolu Olarak İstinaf Nedir?

I. İstinaf Nedir?

Hukuki bir terim olarak “istinaf” ilk derece mahkemesinin verdiği son kararın, maddi ve hukuki olarak bir üst mahkemece denetlenmesini sağlayan kanun yoludur. un yoludur.1 Bu muhakemeyi yürüten mahkemeye istinaf mahkemesi denir. Bu muhakemeyi yürüten mahkemeye istinaf mahkemesi denir.

II. İstinafın Hukuki Niteliği

Yargı makamınca verilen kararın hukuka aykırı veya yanlış olduğu iddiası ile başka bir makam tarafından incelenmesini sağlayan hukuki çare kanun yoludur.1 Kanun yolları olağan ve olağanüstü olmak üzere ikiye ayrılır. Aleyhine kanun yoluna başvurulan mahkeme kararı kesinleşmemiş ise olağan kanun yoluna, kesinleşmiş ise olağanüstü kanun yoluna başvurulur.2 İstinaf kanun yolu, henüz kesinleşmemiş mahkeme kararlarına karşı başvurulacak bir yol olduğundan olağan kanun yoludur.

Olağan kanun yolları da iki başlıkta incelenir. Bunlar asıl ve ikinci derece kanun yoludur. Asıl kanun yolunda, karar hukuki yönden incelenirken; ikinci derece kanun yolunda kararın hem hukuki hem maddi yönden incelemesi yapılmaktadır. Bu kapsamda istinaf, kararların hem maddi hem hukuki incelemeye tabi tutulması sebebiyle ikinci derece kanun yoludur.Olağan kanun yolları da iki başlıkta incelenir. Bunlar asıl ve ikinci derece kanun yoludur. Asıl kanun yolunda, karar hukuki yönden incelenirken; ikinci derece kanun yolunda kararın hem hukuki hem maddi yönden incelemesi yapılmaktadır. Bu kapsamda istinaf, kararların hem maddi hem hukuki incelemeye tabi tutulması sebebiyle ikinci derece kanun yoludur. 3

Maddi yönden inceleme, fiilin işlenip işlenmediği ve eğer işlendiyse sanık tarafından işlenip işlenmediği ile ilgilidir. Yenisey, maddi sorunu “sözlülük ve doğrudan doğruyalık prensiplerini uygulayarak, öğrenme muhakemesi yapılmasını gerektiren her şey” olarak tanımlar. Hukuki yönden inceleme ise fiilin sanık tarafından işlendiğinin kabul edilmesi halinde bunun suç oluşturup oluşturmadığı ve suç oluşturması durumunda hangi cezanın verilmesi gerektiği yani kanunun olaya uygulanması ile ilgilidir. 4

İstinaf kanun yolu Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 272-185. maddeleri arasında düzenlenmiştir. İstinaf mahkemelerinin bir diğer adı Bölge Adliye Mahkemeleridir. İstinaf/ bölge adliye mahkemeleri “ilk derece mahkemeleri ile en üst derece mahkemeleri arasındaki derecede bulunan mahkemeler” olarak tanımlanmıştır. Bölge Adliye Mahkemelerinin teşkilat yapısı da 5235 sayılı Kanun’da düzenlenmiştir.

III. İstinafın Amacı ve İşlevi

Ceza yargılamasında amaç maddi gerçeğe ulaşmaktır. Bu anlamda insan olmanın doğası gereği yanılması mümkün olan yargılama makamlarınca verilen kararların denetlenmesine ihtiyaç vardır. 5 Zira hukuka aykırı verilmiş bir karardan yalnızca taraflar değil tüm toplum etkilenecektir. Toplumun adalete ve yargı makamlarına duyduğu güven sarsılacaktır.

İstinaf mahkemelerinin amaç ve işlevi, ilk derece mahkemeleri tarafından verilmiş ve yanlış/hukuka aykırı olduğu iddia edilen kararların denetimini yaparak adil bir karar verilmesini sağlamaktır.

IV. İstinafın Diğer Olağan Kanun Yollarıyla Karşılaştırılması

İstinaf – İtiraz Karşılaştırması

İtiraz; CMK’nın 267 ve devam maddelerinde düzenlenen, hakim kararlarına ve kanunda belirtilen mahkeme kararlarına karşı gidilebilecek bir olağan kanun yoludur. İtiraz ve istinaf kanun yollarının her ikisi de asıl/ikinci derece olağan kanun yoludur. Bu kanun yollarında hem maddi hem hukuki yönden inceleme yapılmaktadır. İncelemede deliller ve yeni olgular değerlendirilmeye alınmaktadır.

CMK’nın 271. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca itiraz edilen merci, itirazı haklı gördüğünde kararı kaldırıp yeni bir karar verecektir. CMK’nın 280. maddesinin 2. Fıkrası uyarınca ise istinafta bölge adliye mahkemesince başvurunun kabul edilmesi halinde ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden hüküm kurulabilecektir.

İstinaf ve itiraz kanun yollarının farklı yönlerine değinecek olursak; itiraz kanun yolu mahkeme ara kararlarına ve hakim kararlarına karşı gidilebilecek bir yol iken, istinaf kanun yolu mahkemece verilen son karara yani hükme karşı başvurulan bir yoldur.

İtiraz kanun yolunda öncelikle kararı veren hakim veya mahkeme başvuruyu inceler ve itirazı haklı görürse yeniden karar verir. Kararı veren mahkeme/hakim itirazı yerinde bulmadıysa onunla aynı derece olan başka bir hakim/mahkeme tarafından inceleme yapılacaktır (CMK m. 268). İstinaf kanun yolunda ise kararı veren mahkemenin başvuruyu inceleme imkanı bulunmamaktadır. Dava ilk derece mahkemesinin yetki alanından çıkarak bölge adliye mahkemesine intikal etmiştir ve başvurunun olumlu veya olumsuz cevaplanması, kararın düzeltilmesi de bir üst derece mahkemesi olan bölge adliye mahkemesi kararına bağlı olarak gerçekleşecektir (CMK m. 277)

İtirazı inceleyen merci tarafından verilmiş aksi yönde bir karar bulunmadığı sürece itiraz başvurusu yapılması, kararın yerine getirilmesine engel teşkil etmeyecektir (CMK m. 269). İstinaf başvurusunda ise hükmün kesinleşmesi kendiliğinden engellenir ve icrası durur (CMK m. 275).

İtiraz başvurusunda verilen karar kesin karardır. Bunun istisnası itirazı ilk kez inceleyen merci tarafından tutuklama kararı verilmesidir (CMK m. 274/1). İstinaf yargılaması sonucunda verilen kararlar ise kural olarak temyiz edilebilir (CMK m. 286).

On beş yıl ve üzerinde hapis cezası verilen hallerde bölge adliye mahkemesi kararı re’sen inceleyecektir (CMK m. 272/1). Re’sen istinaf denen bu kurumun itiraz kanun yolunda bir karşılığı bulunmamaktadır.

İstinaf – Temyiz Karşılaştırması

Temyiz; CMK’nın 286 ve devam maddelerinde düzenlenen olağan bir kanun yoludur. Hükme göre bölge adliye mahkemelerinin bozma dışındaki kararları temyiz edilebilecektir. Temyiz mahkemesi Yargıtay’dır.

Temyiz ve istinaf kanun yolları mahkemelerin son kararlarına karşı gidilecek ve incelme üst derece mahkemelerince yapılacaktır. İlk derece mahkemelerinin son kararlarına karşı istinaf kanun yoluna, bölge adliye mahkemelerinin son kararlarına karşı ise temyiz kanun yoluna gidilir. İstinaf kanun yolunda inceleme yapacak üst derece mahkemesi bölge adliye mahkemesi iken temyizde Yargıtay’dır.6

Hem istinaf hem temyiz (CMK m. 293) başvurusu ile hükmün kesinleşmesi engellenir.

CMK’nın 283. maddesi uyarınca; “İstinaf yoluna yalnız sanık lehine başvurulmuşsa, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.” Temyiz kanun yolunda da aynı şekilde cezanın ağırlaştırılması yasağı söz konusudur (CMK m. 307/5).

İstinaf kanun yolunda amaç olaya ilişkin adil bir karar verilmesini sağlamaktır. İstinafta hem maddi hem hukuki sorun incelemesi yapılır. Temyiz incelemesinde ise amaç hukukun gelişmesi ve hukuk birliğinin sağlanmasıdır. Temyiz kanun yolunda yalnızca hukuki denetim yapılmaktadır.

Temyiz incelemesinde önceki mahkemece elde edilen olgular araştırılmaz, yeni deliller ileri sürülemez, istisnai haller dışında duruşma açılmaz. Bu şekilde sözlülük ve doğrudan doğruyalık prensiplerinin uygulama alanı bulmadığı incelemede, “Yargıtay hakiminin olay saptamalarıyla bağlılığı” ilkesi söz konusudur. Yargıtay hakimi tüm davanın değil yalnızca kurulmuş olan hükmün denetiminden sorumludur. Öyle ki temyiz incelemesi sonucunda istisnalar hariç esasa ilişkin hüküm kurulmayacaktır (CMK m. 303). Esasa ilişkin bir aykırılık olması halinde Yargıtay, temyiz başvurusunu reddedebilir veya kararı bozup yeniden hüküm kurması için ilk derece/istinaf mahkemesine gönderebilir (CMK m. 302, 304). 7

İstinafta ise olay tümüyle incelenip duruşma açılabilir, yeni olgu ve deliller de incelenebilir. Mahkeme esasa ilişkin hüküm kurabilir zira istinaf mahkemesi bir olay mahkemesidir. Bu anlatılanlar ışığında temyiz kanun yolu bozma, istinaf kanun yolu ise düzeltme yolu olarak nitelendirilebilir.

Bölge adliye mahkemesince verilen bozma kararına ilk derece mahkemesinin direnme hakkı yoktur (CMK m. 284). Yargıtay’ın bozma kararına ise ilk derece mahkemesi/istinaf mahkemesinin direnme hakkı vardır (CMK m. 307/4).

Temyiz başvurusunda hüküm bozulma talebinin gerekçeli olarak açıklanması gerekir (CMK m. 294) ancak istinaf başvurusunda Cumhuriyet savcısının gösterdiği sebep yeterlidir (CMK m. 273/5).

İstinafa Başvurmanın Etkileri

I. Durdurma Etkisi

İstinaf kanun yoluna yapılan başvuru ile ilk derece mahkemesi kararının kesinleşmesi ve infazının engellenmesine durdurma etkisi denir. CMK’nın 275. maddesinde bu husus düzenlenmiştir. Maddenin 1. fıkrasında; “Süresi içinde yapılan istinaf başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 4. maddesinde de mahkumiyet hükmü kesinleşmediği sürece infaz olunamayacağı belirtilmiştir.

II. Aktarma Etkisi

Aleyhine kanun yoluna başvurulan kararın bir başka merci tarafından yani ilk derece mahkemesinden daha yüksek bir derecede olan bölge adliye mahkemesince incelenecek olmasına aktarma etkisi denir.

III. Yayılma Etkisi

Birden çok sanık olup da sanıklardan bir kısmının istinaf kanun yoluna başvurması halinde, istinaf denetimi sonucu verilen kararın tüm sanıklar için sonuç doğurmasına yayılma etkisi denir. Bu hususta CMK’nın 280. maddesinin 1. fıkrasında düzenlemeye yer verilmiştir. Hükme göre; bölge adliye mahkemesinin istinaf incelemesi sonucunda verilen kararların sanık lehine olması durumunda, bu hususların istinaf isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da istinaf isteminde bulunmuşçasına verilen kararlardan yararlanacaktır.

Ceza Muhakemesinde İstinaf

I. İstinaf Mahkemesi

5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 3.maddesi uyarınca adli yargı ikinci derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleridir. Aynı kanunun 25. maddesinde de bölge adliye mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Hüküm uyarınca bölge adliye mahkemeleri, bölgenin coğrafi durumu ve iş yoğunluğu göz önünde bulundurularak belirlenmiş alanlarda HSK’nın olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığı tarafından kurulur.

5235 sayılı kanunun 26. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemeleri başkanlık, ceza daireleri başkanlar kurulu, hukuk daireleri başkanlar kurulu, daireler, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, bölge adliye mahkemesi adalet komisyonu ve müdürlüklerden oluşur. Bölge adliye mahkemelerinde en az üç tane hukuk ve en az iki tane ceza dairesi bulunmaktadır (5235 s. kanun m. 29) Daireler bir başkan ile iki üyenin katılımıyla toplanır. Görüşmeler gizli yapılır ve kararlar çoğunlukla verilir (5235 s. kanun m. 46).

Birden fazla bölge adliye mahkemesi olması sebebiyle mahkemeler arasında içtihat farklılıkları olması mümkündür. Olası içtihat farklılıkları için 5235 sayılı kanunun 35. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendinde “Re’sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini ister” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu konuda Yargıtay’ın vereceği karar bir içtihadı birleştirme kararıdır.1

II. Kimler İstinaf Başvurusunda Bulunabilirler?

CMK’nın 260 ve devam maddelerinde kanun yollarına başvurabilecekler sayılmıştır. Madde hükümlerinden anlaşılacağı üzere istinaf kanun yoluna başvurabilecek kişiler; Cumhuriyet savcısı, sanık, sanığın yasal temsilcisi ve eşi, müdafi, vekil ve bu kanun uyarınca katılan sıfatına haiz olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar gören kişilerdir.

III. İstinafın Konusu

İstinaf Kanun Yolu Açık Olan Kararlar (İstinaf Edilebilir Kararlar)

CMK’nın 272 .maddesinin 1. fıkrası uyarınca istinafın konusu, ilk derece mahkemesince verilen hükümdür. Hüküm olarak nitelendirilen kararlar ise aynı kanunun 223. maddesinde açıklandığı üzere; beraat kararı, ceza verilmesine yer olmadığında dair karar, mahkumiyet kararı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi kararı, davanın reddi veya düşmesi kararı ile adli yargı dışında bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararıdır. Hüküm olarak nitelendirile tüm bu kararlara karşı istinaf yolu açıktır.

Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başka kanun yolu öngörülmemiş olan kararlara karşı da hükümle beraber istinaf yoluna başvurulabilecektir. Hükme esas teşkil edip etmeme hususunda değerlendirmeyi istinaf başvurusunu inceleyen merci yapacaktır.

Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülen ve gerekli görülen hallerde sulh ceza hakimince karar verilen soruşturma evresinde henüz bir mahkeme kararı bulunmaması sebebiyle sulh ceza hakimliğince verilen kararlar bakımından istinaf kanun yoluna gidilmesi söz konusu olmayacaktır.

Asliye veya ağır ceza mahkemesine karara bağlanan sulh ceza hakiminin reddi istemi, bunun tek istisnasıdır. CMK’nın 28. maddesi red isteminin kabul edilmemesi halinde itiraz yoluna başvurulabileceğini ve itiraz üzerine verilen ret kararının hükümle birlikte inceleneceğini öngörmüştür.

İstinaf Kanun Yolu Kapalı Olan Kararlar (İstinaf Edilemeyecek Kararlar)

İstisnai birkaç hal dışında kural olarak tüm hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilecektir. Öyle ki on beş yıl ve daha uzun süreli hapis cezasına dair hükümlerde istinaf yoluna başvurulması gerekmemekte; hükümlerin arz ettiği önem sebebiyle inceleme bölge adliye mahkemesince re’sen yapılmakatdır (CMK m. 272/1). Kanun koyucunun bölge adliye mahkemelerindeki iş yükünü azaltmak amacıyla istinaf yoluna başvurulamayacağına dair istisna getirdiği haller ise; hapis cezasından çevrilen adli para cezaları dışında, üç bin Türk Lirası dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümleri, üst sınırı beş yüz günü geçmeyen adli para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümleri ve kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlerdir (CMK m.272/3).

İstinaf yoluna başvurulamayacak bir diğer istisnai hal 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu’nda düzenlenmiştir. Söz konusu kanunun 18. maddesi uyarınca yabancı ülkede işlenen suç nedeniyle hakkında adli mercilerce ceza soruşturması veya kovuşturması başlatılan veya mahkumiyet kararı verilen yabancı, talep üzerine, soruşturma veya kovuşturmanın sonuçlandırılabilmesi ya da hükmedilen cezanın infazı amacıyla talep eden devlete iade edilebilir. Kişinin rızaya dayalı iade usulünü kabul etmemesi halinde görevli birinci derece mahkemesi, iade şartlarını bu kanun ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşma hükümlerine göre inceleyerek iade talebinin kabul edilebilir olup olmadığına karar verir. Mahkemenin kararına karşı istinaf yoluna başvurulması mümkün değildir ancak temyiz yoluna başvurulabilir. CMK’nın 285. maddesinde de buna ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Madde hükmünde; “23/4/2016 tarihli ve 6706 sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanununun 18 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü hariç; diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin ilk derece mahkemelerinin karar ve hükümlerine karşı istinaf yoluna başvurulur.”

Yorumlama

a. Suçun Niteliğinin Belirlenmesinde Hata Yapılması

Hükmün içerdiği cezanın türü ve miktarı bakımından istinaf yolu kapalı gibi görünse de suçun niteliği konusunda hata yapıldığı düşünülüyorsa istinaf yoluna başvurulabilecektir.

b. Asıl Cezaya Ek olarak Bir Güvenlik Tedbirine Hükmedilmesi

Asıl cezaya ek olarak bir güvenlik tedbirine hükmedilmişse, asıl ceza bakımından istinaf yolu kapalı olsa bile güvenlik tedbiri bakımından açık olacaktır.

c. Aynı Hükümde Birden Fazla Suçtan Dolayı Ceza Verilmesi Durumu

Aynı hükümde bir suçtan dolayı birden fazla cezaya hükmedilmesi durumunda, ilgili suça ilişkin tüm cezaların toplamı esas alınacaktır. Tek bir hüküm söz konusu olduğundan cezaların birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.

İstinaf Yoluna Başvurma Şartları ve Başvuru

I. İstinaf İstemi ( İstinaf Başvuru Dilekçesi)

Hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü açıklayan mahkemeye verilecek dilekçe veya zabıt katibine bulunulacak beyan ile istinaf isteminde bulunulur. Zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılan başvurunun tutanağa geçirilerek hakime onaylattırılması gerekir (CMK m. 273/1).

Tutuklu sanığın istinafa başvurusu; zabıt katibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanla veya dilekçe yoluyla mümkündür. Başvuru veya beyan dilekçesi ilgili deftere kaydedilip söz konusu hususlara ilişkin bir tutanak düzenlenir. Zabıt katibine yapılan başvuruda tutanağın bir örneği tutuklu şahsa verilirken kurum müdürüne yapılan başvuruda tutanak ve dilekçe derhal ilgili mahkemeye gönderilecektir. Başvurunun ilgili deftere kayıtlanması ile kanun yolları için belirlenen süreler kesilmiş sayılır (CMK m. 263)

İstinaf incelemesi kural olarak talep üzerine yapılmaktadır. Bu kuralın istisnası CMK’nın 272. maddesinde düzenlenmiş olup on beş yıl ve daha fazla süreli hapis cezasına ilişkin hükümlerin istinaf denetiminin re’sen yapılacağı şeklindedir.

İstinaf istemi, hükmü veren ilk derece mahkemesine yöneltilir. Kanun yolu süresi içine başvuru için hesaplama yapılırken başvuru yapılan zaman esas alınır.

Birden fazla sanık olan davalarda her sanık kendini ilgilendiren hükümler bakımından istinafa gidecektir. Bir sanık için birden fazla suçtan hüküm kurulmuş ise her biri için ayrı ayrı istinaf talebinde bulunması gerekecektir.

Başvurunun gerekli şartları taşıması ve süresi içinde yapılması halinde yanlış merciye yönlendirilmiş olması veya kararın bozulması talebi içermesine rağmen istinaf/bölge adliye mahkemesi gibi ibarelere yer verilmemiş olması, başvurunun geçersizliğine neden olmayacaktır.

CMK’nın 264. maddesi gereği böyle bir durumda başvuranın hakları ortadan kalkmayacak ve eski hale getirmeye gerek duyulmayacaktır. Başvurunun yapıldığı merci, başvuruyu derhal görevli ve yetkili mahkemeye gönderecektir.

II. İstinaf Başvuru Süresi

İstinaf kanun yoluna başvuru süresi 7 gündür. Hükmün açıklandığı sırada hazır bulunanlar bakımından tefhimle, hazır bulunmayanlar bakımından ise tebliğ ile süre başlayacaktır. Süre CMK’nın 39. maddesi uyarınca tefhim veya tebliğ tarihinden sonraki gün işlemeye başlar. Son gün tatil gününe denk geldiğinde tatil bitimindeki ilk gün sona erer. İdari izinli sayılan günlerde süre işlemeye devam edecektir. Adli tatil boyunca süre işlemeyecektir. Adli tatilin bitiminden itibaren üç gün uzatılmış sayılarak süre hesaplanır (CMK m. 331/4).

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 27.05.2014 tarihli kararı uyarınca; hüküm sanık veya sanık müdafiinden en az birinin ve katılan veya katılan vekilinden en az birinin yüzüne karşı verilmişse, diğerine tebliğ edilmesine gerek yoktur. İstinaf başvurusu bakımından süre tefhim ile başlar. Hükmün açıklandığı sırada hazır bulunmayanlara yapılan tebligat yeni bir süre başlatmaz. ( Yargıtay CGK 27.05.2014 tarihli, 2013/13-300 E. ve 2014/286 K. sayılı kararı )

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. maddesi gereği, sanık ve müdafi veya katılan ve vekili hükmün açıklandığı sırada hazır bulunmamışsa, kanun yolu bakımından süre tebligatın avukata yapılması ile başlar. Birden fazla avukat olup da hükmün açıklandığı sırada hiçbiri hazır bulunmamışsa, bu avukatlardan birine tebligat yapılması ile süre başlar. ( Yargıtay 11.CD 18.09.2018 tarihli, 2016/481 E. ve 2018/6966 K. sayılı kararı )

Sanığın kendisine müdafi atandığından haberi olmaması halinde Anayasa’nın 36. maddesi ve İHAS’ın 6. maddesinde düzenlenen savunma ve adil yargılanma hakları uyarınca , müdafie yapılan tefhim veya tebliğ kanun yolu bakımından sonuç doğurmayacak; sanığın kendisine de hükmün tebliği gerekecektir.

Cumhuriyet savcısı görevini kamu adına yürüttüğünden, gerektiğinde sanık lehine veya aleyhine kanun yoluna başvurabilecektir (CMK m. 260/3). Bu bakımdan Cumhuriyet savcısının kanun yoluna başvurmasında hukuki yararı bulunup bulunmadığı gibi bir tartışma da söz konusu değildir.

III. Neden / Gerekçe Gösterme

İstinaf kanun yoluna başvuruda kural olarak neden gösterme zorunluluğu yoktur. Ancak CMK bu konuda Cumhuriyet savcıları bakımından istisnai bir düzenlemeye yer vermiştir. CMK’nın 273. maddesinin 5. fıkrası gereği Cumhuriyet savcıları istinaf kanun yoluna başvururken istemlerinde başvuru nedenlerini gerekçeli olarak açıkça belirtmelidir. Tebliğ ilgililere tebliğ edildikten sonra tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde ilgililer cevap bildirebilecektir.

Cumhuriyet savcılarının neden gösterme zorunluluğu, başvurunun sanık lehine mi aleyhine mi olduğu hususunun aydınlatılması bakımından önemlidir. Neden göstermeden başvuru yapılması durumuna ilişkin kanunda bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Doktrinde baskın olan görüşe göre, kanunda başvurunun reddi gibi bir sonuca bağlanamdığından ret kararı verilmesi mümkün değildir. Cumhuriyet savcısından neden göstermesi talebinde bulunulmalıdır. 8

IV. İstinaftan Vazgeçme

CMK’nın 266. maddesinde başvurudan vazgeçme hususu düzenlenmiştir. Madde hükmünde; “Kanun yoluna başvurulduktan sonra bundan vazgeçilmesi, mercii tarafından karar verilinceye kadar geçerlidir. Ancak, Cumhuriyet savcısı tarafından sanık lehine yapılan başvurudan onun rızası olmaksızın vazgeçilemez.

Müdafiin veya vekilin başvurudan vazgeçebilmesi, vekâletnamede bu hususta özel yetkili kılınmış olması koşuluna bağlıdır.

150 nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca, kendisine müdafi atanan şüpheli veya sanıklar yararına kanun yoluna başvurulduğunda veya başvurulan kanun yolundan vazgeçildiğinde şüpheli veya sanık ile müdafiin iradesi çelişirse müdafiin iradesi geçerli sayılır. ” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.

İstinaf İncelemesi

I. Ön İnceleme

İlk Derece Mahkemesince Yapılan Ön İnceleme

İstinaf başvurusu yapıldığında ilk incelemeyi kararı veren ilk derece mahkemesi yapacaktır. CMK’nın 275. maddesinin 2. fıkrasında, hüküm gerekçesiyle açıklanmamışsa istinaf yoluna başvurulduğunun öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde gerekçeyi istinafa başvuran kişi veya kişilere tebliğ edeceği düzenlemiştir.

Başvurunun gerekli şartları taşıyıp taşımadığı konusunda ilk derece mahkemesi inceleme yapar. CMK’nın 276. maddesinin 1. fıkrasında bu incelemede dikkate alınacak 3 kritere yer verilmiştir. Bunlar; istinaf isteminin kanuni süresinde yapılıp yapılmadığı, başvurunun aleyhine istinaf yoluna başvurulabilecek bir hükme karşı yapılıp yapılmadığı ve istinaf yoluna başvuru hakkı olan biri tarafından yapılıp yapılmadığıdır. Bu şartları taşımayan başvuru, ilk derece mahkemesinin kararı ile reddedilecektir.

a. İlk Derece Mahkemesince Yapılan Ön İnceleme Sonucunda İstinaf Başvurusunun Reddedilmesi

Başvurunun ilk derece mahkemesince reddedilmesi halinde istinaf başvurusunda bulunan kişi/kişiler, kararın kendilerine tebliğinden itibaren yedi gün içinde bölge adliye mahkemesine başvurabilecektir (CMK m. 276/2). Bu talep için de kararı veren ilk derece mahkemesine gidilir ve mahkeme inceleme yapmaksızın dosyayı bölge adliye mahkemesine gönderecektir. Bölge adliye mahkemesi kararı CMK’nın 279. maddesi uyarınca inceleyecektir. Mahkemenin kararı itiraza tabidir. İtiraz üzerine verilecek karar ise kesin olup aleyhine herhangi bir kanun oluna gidilemeyecektir (CMK m. 271).

Başvurunun doğrudan bölge adliye mahkemesine yapılması halinde CMK’nın 264. maddesi uygulama alanı bulacak, bölge adliye mahkemesi başvuruyu hükmü veren ilk derce mahkemesine yollayacaktır.

b. İlk Derece Mahkemesince Yapılan Ön İnceleme Sonucunda İstinaf Başvurusunun Kabul Edilmesi

CMK’nın 277. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kabul edilen veya reddedildikten sonra bölge adliye mahkemesince kabul edilebilir bulunan başvurularda istinaf dilekçesi ve beyan tutanağının bir öreni karşı tarafa tebliğ edilecektir. 2. fıkra uyarınca tebliğ tarihinde itibaren yedi gün içinde karşı taraf yazılı cevap verebilecektir ancak karşı tarafın sanık olması durumunda zabıt katibine yapılacak beyan da tutanağa işlenmek kaydıyla geçerli olur. 3. fıkrada da sanığın tutuklu olması halinde yasal temsilcisi ve eşinin cevap verme hakkından faydalanabilecekleri düzenlenmektedir.

İstinaf başvurusundan vazgeçilmesi durumunda başvurunun karşı tarafa tebliğ edilmesine gerek yoktur.

Bölge Adliye Mahkemesince Yapılan Ön İnceleme

İlk derece mahkemesindeki ön incelemeyi geçip bölge adliye mahkemesine gönderilen dosyada öncelikle varsa tebligat eksiklikleri giderilecektir (CMK m. 278). Bunun için dosya ilk derece mahkemesine geri gönderilir.

Eksiklik bulunmaması veya eksikliklerin tamamlanması ile bölge adliye mahkemesindeki ön inceleme süreci başlar. CMK’nın 279. maddesi uyarınca bu inceleme iki aşamada gerçekleştirilir. İlk aşamada mahkeme yetkili olup olmadığı konusunda inceleme yapar. İkinci aşamada ise ilk derece mahkemesinin yaptığı 3 kriterli incelemeyi yapar. Kriterler sağlanmıyorsa başvuru reddedilir. ( Ankara BAM 4.CD 31.05.2017 tarihli, 2017/219 E. ve 2017/132 K. sayılı kararı )

Bölge adliye mahkemesince verilen yetkisizlik veya başvurunun reddi kararları itiraza açıktır (CMK m. 279). İtiraz ile kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucu doğmayacaktır. İtiraz ile verilen karar kesin olduğundan aleyhine olağan kanun yollarına başvurulması mümkün değildir (CMK . 271). Ancak istinaf ve temyiz incelemesi yapılmamış olan hüküm için kanun yararına bozma yoluna gidilmesi mümkündür.

II. Esas İncelemesi

Mahkemenin yetkili ve başvurunun kabul edilebilir olması durumunda esastan inceleme aşamasına geçilir. CMK madde 280 uyarınca tüm dosyayı inceleyen mahkeme dört şekilde karar verebilir. Bunlar; istinaf başvurusunun esastan reddine, hükmün bozulmasına, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine ya da duruşma açılarak davanın yeniden görülmesine karar verilmesidir.

III. İstinaf Başvurusunun Esastan Reddi

Başvurunun esastan reddi CMK’nın 280. maddesinin 1. fıkrasının a bendinde düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin hukuka aykırı bir durum söz konusu değilse, deliller veya işlemler bakımından bir eksiklik bulunmuyorsa, ispata ilişkin değerlendirme yerinde bulunmuşsa, bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilir.

Hukuka Aykırılığın Düzeltilerek İstinaf Başvurusunun Reddi

Hukuka aykırılığın düzeltilmesi ile başvurunun esastan reddi üç ihtimalde gerçekleşir. Bu ihtimaller CMK’nın 280. maddesinin 1. fırkasının a, b ve c bentlerinde düzenlenmiştir.

a. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 280/1-a Maddesinin Uygulanması

280. maddenin a bendinde düzenlenen red kararı, CMK’nın 303. maddesinin 1. fıkrasının 1, c, d, e, f, g ve h bentlerindeki ihlaller söz konusu olduğunda verilir. Söz konusu madde ile Yargıtay’ın esasa hükmedebileceği ve hukuka aykırılığı düzeltebileceği haller düzenlenmiştir. Bu hukuka aykırılıkların düzeltilmesi, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırmayıp düzeltmesi bakımından “ıslah” niteliğindedir. Sayılan bentlerde sırasıyla şu düzenlemeler yer almaktadır:

  • (a) Olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanın düşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması gerekirse,
  • (c Mahkemece sabit görülen suçun unsurları, niteliği ve cezası hükümde doğru gösterilmiş olduğu halde sadece kanunun madde numarası yanlış yazılmış ise,
  • (d) Hükümden sonra yürürlüğe giren kanun, suçun cezasını azaltmış ve mahkemece sanığa verilecek cezanın belirlenmesinde artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun ile fiil suç olmaktan çıkarılmış ise birinci halde daha az bir cezanın hükmolunması ve ikinci halde hiç ceza hükmolunmaması gerekirse,
  • (e) Sanığın açıkça saptanmış olan doğum ve suç tarihlerine göre verilecek cezanın belirlenmesinde gerekli indirim yapılmamış veya yanlış indirim yapılmış ise,
  • (f) Artırma veya indirim sonucunda verilecek ceza süresi veya miktarının belirlenmesinde maddi hata yapılmış ise,
  • (g) Türk Ceza Kanunu’nun 61. maddesindeki sıralamanın gözetilmemesi yüzünden eksik veya fazla ceza verilmiş ise,
  • (h) Harçlar Kanunu ile yargılama giderlerine ilişkin hükümlere ve Avukatlık Kanunu’na göre düzenlenen ücret tarifesine aykırılık mevcutsa.
b. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 280/1-b Maddesinin Uygulanması

280. maddenin b bendinde düzenlenen red kararı, Cumhuriyet savcısının istinafa başvuru nedenine dayalı olarak mahkumiyete konu suç bakımından kanunda öngörülmüş cezanın alt dereceden uygulanmasının uygun görülmesi halinde verilir.

c. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 280/1-c Maddesinin Uygulanması

280. maddenin c bendinde düzenlenen red kararı, güvenlik tedbirine ilişkin verilen hatalı kararın düzeltilmesi gereken veya olayın daha fazla araştırılmasına gerek duyulmayan hallerde verilir.

Daha önce aynı fiil nedeniyle hakkında dava açılmış veya hüküm verilmiş olan sanık bakımından hukuka aykırılığın düzeltilmesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilecektir (CMK m. 223/7).

İlk derece mahkemesince hükmedilen güvenlik tedbirini kararının hatalı olması veya güvenlik tedbirin hükmedilmesi gerektiği halde hükmedilmemesi durumlarında bölge adliye mahkemesinin hukuka aykırılığı düzeltmek suretiyle başvurunun esastan reddine karar vermesi gerekir.

İstinaf Talebinin Kabulü ile Bozma Kararı

Hükmün bozulması kararı CMK’nın 280 maddesinin 1. fıkrasının d bendinde düzenlenmiştir. Hükme göre CMK’nın 289. maddesinin a, b, c, d, e, f, i bentlerindeki hukuka aykırılık nedenlerinin söz konusu olması durumunda dosya üzerinden hükmün bozulması kararı verilir ve dosya yeniden incelenmek ve hükme bağlanmak üzere ilk derece mahkemesine veya bölge adliye mahkemesinin kendi yargı çevresinde uygun gördüğü diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilir.

289. maddenin söz konusu bentlerinde düzenlenen hukuka kesin aykırlık oluşturan ve bozma gerektiren haller şunlardır:

  • (a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
  • (b) Hakimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hakimin hükme katılması.
  • (c) Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu halde hakimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hakimin hükme katılması
  • (d) Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi
  • (e) Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması.
  • (f) Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlal edilmesi.
  • (i) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması.
  • Temyiz incelemesinin aksine bölge adliye mahkemelerince bozma kararı yalnızca sayılan hallerde mümkündür. Bunlar dışında var olan hukuka aykırılıklar için mahkemece duruşma açılarak ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması veya yeni bir hüküm kurulması gerekecektir.

Bozma kararı verilen dosya yeniden incelenmek ve hükme bağlanmak üzere ilk derece mahkemesine veya bölge adliye mahkemesinin kendi yargı çevresinde uygun gördüğü diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilir (CMK m. 280/1-d).

İlk derece mahkemesi bozma kararına uymak zorundadır, karara direnmesi mümkün değildir (CMK m. 284). Bu sebeple bölge adliye mahkemesince verilen bozma kararında bozma sebeplerinin gerekçeli olarak açıklanması önemlidir.

Davanın Yeniden Görülmesi Kararı

Diğer red kararlarının verilmesini gerektirecek bir durum söz konusu olmamışsa, bölge adliye mahkemesi gerekli tedbirleri aldıktan sonra davanın yeniden görülmesi ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanması yönünde karar verecektir (CMK m. 280/1-e).1 Maddenin gerekçesinde gerekli tedbirler ifadesi ile incelemenin duruşmalı yapılması zorunlu görüldüğünde, gerekirse sanığın tutukluluğuna karar verilerek veya adli kontrole ilişkin tedbirler alınarak duruşma hazırlığına başlanacağı belirtilmiştir. ( Erzurum BAM 2.CD 02.07.2018 tarihli, 2018/60 E. ve 2018/909 K. sayılı kararı )

Bölge adliye mahkemesince açılan duruşmanın sonunda ilk derece mahkemesince verilmiş hükmün kaldırılmasına kadar, söz konusu hüküm geçerliliğini koruyacaktır.

İstinaf Kanun Yolunda Kovuşturma

I. Bölge Adliye Mahkemesinde Duruşma

Duruşma Hazırlığı

Bölge adliye mahkemesindeki duruşma hazırlığı aşamasında ilk olarak daire başkanı veya görevlendirdiği üye tarafından duruşma günü saptanır, duruşmada hazır bulunması gerekenlere çağrı yapılır (CMK m. 281/1).

Yine hazırlık aşamasında mahkemece gerekli görülen tanıkların ve bilirkişilerin dinlenmesine, keşif yapılmasına karar verilir (CMK m. 281/2).

Bölge adliye mahkemesince açılmış bir duruşmanın varlığı, davanın yeniden görüldüğü anlamına geldiğinden duruşma hazırlığı evresinde ve duruşma sırasında taraflarca yeni olgu ve deliller ileri sürülebilecektir.

Duruşmanın Yapılması

CMK’nın 282. maddesi uyarınca; istinafa ilişkin özel düzenlemeler haricinde duruşma hazırlığı, duruşma ve karar evrelerinde CMK’nın genel hükümleri uygulanacaktır. Söz konusu maddede belirtilen istisnai haller şunlardır:

  • a) Duruşma, bu kanunun öngördüğü genel hükümlere göre başladıktan sonra görevlendirilen üyenin inceleme raporu anlatılır.
  • b) İlk derece mahkemesinin gerekçeli hükmü anlatılır.
  • c) İlk derece mahkemesinde dinlenilen tanıkların ifadelerini içeren tutanaklar ile keşif tutanakları ve bilirkişi raporu anlatılır.
  • d) Bölge adliye mahkemesi duruşma hazırlığı aşamasında toplanan delil ve belgeler, yapılmışsa keşif ve bilirkişi açıklamalarına ilişkin tutanak ve raporlar anlatılır.
  • e) Bölge adliye mahkemesi duruşmasında dinlenilmeleri gerekli görülen tanık ve bilirkişiler çağrılır.

CMK’nın genel hükümlerinden olan duruşma sırasında sanığın sorgusunun yapılması, istisnai hallerden biri olmaması sebebiyle bölge adliye mahkemesince açılan duruşmada uygulama alanı bulacaktır. Ancak doktrinde savunulan bir görüşe göre, söz konusu duruşma ilk derece muhakemesindeki eksiklikleri, hukuka aykırılıkları gidermek için yapıldığından ve düzeltilmesi gereken işlemler haricindekiler geçerliliğini koruduğundan, sanığın ilk derece mahkemesindeki sorgusu da geçerliliğini koruyacak, bu nedenle sırf davanın yeniden görülmesi sebebiyle sanığın yeniden sorgusunun yapılması bir zorunluluk teşkil etmeyecektir.

Sanığın duruşmada hazır bulunması konusunda genel hükümlerde düzenlenen istisnai haller (CMK m. 193/2 ve m. 195) istinaf mahkemesi bakımından da geçerli olacaktır.

Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 41.maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinde görülecek ceza davalarında Cumhuriyet savcılarının duruşmaya katılması bir görev ve zorunluluktur.

İlk derece mahkemesinde kovuşturma evresi devam ederken mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişi ile malen sorumlu olan kişiler, hükme kadar kovuşturmanın herhangi bir aşamasında şikayetçi olduklarını bildirmek suretiyle kamu davasına katılabilecektir. İlk derece mahkemesinde kovuşturma evresi devam ederken katılma isteğinde bulunup da isteği reddedilen veya karara bağlanmayan kişilerin kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmesi halinde talepleri incelenip karara bağlanacaktır (CMK m. 237/2).

Duruşma Sonucunda Verilecek Kararlar

Duruşma sonunda mahkeme ya kararı esastan reddeder ya da ilk derece mahkemesinin hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurar (CMK m. 280/2). Hüküm türleri CMK’nın 223. maddesinde düzenlenmiştir. Bunlar; beraat, ceza verilmewine yer olmadığı, mahkumiyet, güvenlik tedbirine hükmedilme, davanın reddi ve davanın düşmesidir.

Bölge adliye mahkemesinin yeniden hüküm kurmasında cezanın ağırlaştırılması yasağı söz konusu olacaktır (CMK m. 283). Suçun niteliği değişse bile yeniden hüküm kurulurken verilen ceza ilkinden daha fazla olamayacaktır. Yalnız bu yasak sanık lehine kanun yoluna gidildiği hallerde uygulama alanı bulur. Bunun sebebi, sanığın kanun yoluna başvurmaktan çekinmesini engellemektir. Başvurunun katılan tarafından yapılması halinde bu yasak uygulanmaz, başvurunun sanık lehine olması da bu durumu değiştirmeyecektir.

CMK’nın 283. maddesinde yalnızca cezadan bahsedildiği için, güvenlik tedbirleri, yargılama giderleri, vekalet ücreti yasak kapsamına girmeyecektir.

II. Bölge Adliye Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yolları

Olağan Kanun Yolları

Bölge adliye mahkemesinin verdiği kararlara karşı başvurulabilecek tek olağan kanun yolu temyizdir. Bunun istisnası ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinde itiraz yoluna başvurulabilecek olmasıdır (CMK m. 231/12).

Mahkemenin verdiği istinaf başvurusunun esastan reddi kararı, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararı ve duruşma sonunda ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılması kararlarına karşı temyiz yolu açıktır. Bozma kararlarına karşı ise temyize gidilmesi mümkün değildir (CMK m. 286).

Bölge adliye mahkemesince verilen kesin kararlar da temyiz edilemez kararlardır. Bunlar CMK’nın 286. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir:

  • a) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları,
  • b) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları,
  • c) Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
  • d) İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272. maddenin 3.fıkrası kapsamı dışında kalan mahkumiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dahil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adli para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
  • e) Adli para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
  • f) Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,
  • g) On yıl veya daha az hapis cezasını veya adli para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,
  • h) Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
  • i) Yukarıdaki bentlerde yer ala n sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları.

 

Olağanüstü Kanun Yolları

CMK’nın 308/A maddesi gereği bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin kararlarına karşı, kararın verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde kararı veren daireye re’sen veya istem üzerine itiraz edebilecektir. İtirazın sanık lehine olması halinde ise süre sınırı yoktur. Daire itirazı inceledikten sonra yerinde görürse kararını düzeltir, yerinde görmez ise reddeder. İtirazın reddine ilişkin verilen karar kesindir. Bozma kararları için Cumhuriyet başsavcılığınca itiraz edilmesi mümkün değildir.

İstinaf veya temyiz denetimlerinin hiçbirinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümler aleyhine gidilebilen bir yol olan kanun yararına bozmaya, istinaf incelemesinden geçen kararlar aleyhine de başvurulamaz (CMK m. 309). Doktrindeki bir görüşe göre ise, bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesince verilen hükmü kaldırıp kendisi hüküm verdiği hallerde kanun yararına bozma yoluna gitmesi mümkündür. Zira bu karar hiçbir kanun yolu incelemesinden geçmemiştir.

Yargılamanın yenilenmesinden bahsedilebilmesi için ise şartların sağlanması gerekir. CMK’nın 311 ve devam maddelerinde bu hususa ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.

Sonuç

İstinaf kanun yolu, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararları hem maddi hem hukuki yönden denetleyen olağan bir kanun yoludur. İlk derece mahkemesi kararlarının incelenmesi ve denetlenmesini sağlayan istinaf mercii, Türk ceza yargı sisteminde önemli bir yere sahiptir. İstinafın amacı, ceza yargılamasında maddi gerçeğin ortaya çıkması ve adil kararlar verilmesini sağlamaktır. İstinaf mercii bölge adliye mahkemeleridir.

Bu çalışmada istinaf kanun yolu hakkında detaylı bir anlatım yapılmış, tartışmalı bir takım hususlara değinilmiş, konular mevzuat hükümleri ve doktrin görüşleri çerçevesinde incelenmiştir.


BAL Avukatlık Bürosu İletişim

Bizi Arayın : +90 212 909 86 34

Mail Gönderin : info@ballawyer.com

whatsApp →

Dipnotlar

1 Bahri Öztürk/Durmuş Tezcan/Mustafa Ruhan Erdem/Özge Sırma Gezer/Yasemin F. Saygılar – Kırıt/Esra Alan Akcan/Özdem Özaydın/Efser Erden Tütüncü/Derya Altınok Villemin/Mehmet Can – Tok, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Ed. Bahri Öztürk, 12.Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2018, s.689-690.

2 Hakan Karakehya, Ceza Muhakemesi Hukuku, 2.Baskı, Ankara, Savaş Yayınevi, 2016, s.606-607 – Ahmet Gökcen/Murat Balcı/M. Emin Alşahin/Kerim Çakır, Ceza Muhakemesi Hukuku, 3.Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, 2018, s.644.

3 Nurullah Kunter/Feridun Yenisey/Ayşe Nuhoğlu, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 18.Baskı, İstanbul, Beta Yayınevi, 2010, s.1647-1648; Ali Rıza Çınar, Türk ve Alman Ceza Yargılama Hukukunda İstinaf, Ankara, Adalet Yayınevi, 2010, s.14; Nevzat Toroslu/Metin Feyzioğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 18.Baskı, Ankara, Savaş Yayınevi, 2018, s.374; Erdener Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, 15.Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, 2018, s.516; Devrim Güngör, Ceza Muhakemesinde İstinaf, Ankara, Yetkin Basımevi, 2016, s.35.

4 Yenisey, Ceza Muhakemesi Hukukunda İstinaf ve Tekrar Kabulü Sorunu…, s.56.

5 Civik Can, Ceza Muhakemesinde İstinaf, Yüksek Lisans Tezi, Eylül 2019, ss. 9

6 Civik Can, Ceza Muhakemesinde İstinaf, Yüksek Lisans Tezi, Eylül 2019, ss.17

7 Yılmaz, a.g.e., s.22. – Kunter/Yenisey/Nuhoğlu, a.g.e., s.1683; Feridun Yenisey/Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 6.Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2018, s.846. – Tosun, a.g.e., s.198.

8 Güngör, a.g.e., s.70; Soyaslan, a.g.e., s.568; Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma Gezer/Saygılar Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Erden Tütüncü/Altınok Villemin/Tok, a.g.e., s.700; Şahin/Göktürk, a.g.e., s.274; Erdem, a.g.e., s.61; Adalet Bakanlığı, a.g.e., s.100; Ünsal, a.g.e., s.245; Sarıgül, a.g.e., s.65-66.

Kaynakça

  • AKİL, Cenk, İstinaf Kavramı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2010
  • ARTUÇ, Mustafa/ELMAS, Mehmet Tevfik, Ceza Yargılamasında Duruşma Yönetimi ve İstinaf, 2.Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, 2017
  • BALO, Yusuf Solmaz, “Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen İstinafın Değerleri ve Bunların Sağlanabilirlik Koşulları”, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, S.7, 2016, s.209-245
  • BİRTEK, Fatih, Ceza Muhakemesinde İstinaf, Ankara, Adalet Yayınevi, 2019
  • CENTEL, Nur/ZAFER, Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, 15.Bası, İstanbul, Beta Yayınevi, 2018
  • CİVİK, Can, Ceza Muhakemesinde İstinaf, Yüksek Lisans Tezi, Eylül 2019
  • ÇINAR, Ali Rıza, Türk ve Alman Ceza Yargılama Hukukunda İstinaf, Ankara, Adalet Yayınevi, 2010
    DEMİREL, Fatmagül, “Adliye Nezaretinin Teşkilat Tarihçesi”, Adalet Kitabı, Ed. Bülent Arı/Selim Aslantaş/Halil İnalcık, 2.Baskı, İstanbul, Yeditepe Yayınevi, 2015
  • DONAY, Süheyl, Güncelleştirilmiş Ceza Yargılaması Hukuku, İstanbul, Beta Yayınevi, 2015
  • ERDEM, Mustafa Ruhan, Ceza Muhakemesinde Yeni Bir Denetim Yolu Olarak İstinaf, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2010
  • EREM, Faruk, Ceza Usulü Hukuku, 5.Bası, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1978
  • EREM, Faruk, “Aleyhe Bozma Yasağı”, Ankara Barosu Dergisi, C.24, S.4, 1967, s.615-619
  • GÖKCAN, Hasan Tahsin, “İstinaf Yasa Yolunda İspat ve Delilleri Değerlendirme Esasları”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, S.10, 2012, s.421-454
  • GÖKÇEN, Ahmet/BALCI, Murat/ALŞAHİN, M.Emin/ÇAKIR, Kerim, Ceza Muhakemesi Hukuku, 3.Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, 2018
  • GÜNGÖR, Devrim, Ceza Muhakemesinde İstinaf, Ankara, Yetkin Basımevi, 2016
  • KARAKEHYA, Hakan, Ceza Muhakemesi Hukuku, 2.Baskı, Ankara, Savaş Yayınevi, 2016
  • KAYMAZ, Seydi, Ceza Muhakemesinde İstinaf, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2017
    KUNTER, Nurullah / YENİSEY, Feridun / NUHOĞLU, Ayşe, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 18.Baskı, İstanbul, Beta Yayınevi, 2010
  • KUNTER, Nurullah, “Aleyhte Düzeltme Yasağı”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C.18, S. 3-4, 1952, s.664-679
  • MAHMUTOĞLU, Fatih Selami, “Aleyhe Bozma Yasağı – Kesin Hükmün Engelleyici Etkisi – Lehe Yasa Kuralının Uygulanması – Somut Cezanın Saptanmasında Alt Sınırdan Uzaklaşılması”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.1, 2010, s.271-285
  • MERAN, Necati, Ceza Yargılamasında İstinaf ve Temyiz, Ankara, Adalet Yayınevi, 2016
  • ÖZBEK, Veli Özer/ BACAKSIZ, Pınar / DOĞAN, Koray/TEPE, İlker, Ceza Muhakemesi Hukuku, 11.baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2018
  • ÖZBEK, Veli Özer, “Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda Aleyhe Değiştirme (Reformatio In Peius) Yasağına İlişkin-Öğreti ve Uygulama Boyutlarıyla-Genel Bir Değerlendirme”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.16, Özel Sayı, 2014, s.3759-3797
    ÖZDEMİR, Kenan/HIZ, Yüksel/BALO, Yusuf Solmaz, “Türk Yargısında Yapısal Çözüm Arayışları ve Bölge Adliye (İstinaf) Mahkemeleri”, Adalet Dergisi, S.21, 2005, s.1- 37
    ÖZEN, Muharrem, “Türk Ceza Muhakemesinde İstinaf”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.65, S.4, 2016, s.2331-2388
  • ÖZTÜRK, Bahri/TEZCAN, Durmuş/ERDEM, Mustafa Ruhan/GEZER, Özge Sırma/SAYGILAR KIRIT, Yasemin F./ALAN AKCAN, Esra/ÖZAYDIN, Özdem/ERDEN TÜTÜNCÜ, Efser/ALTINOK VİLLEMİN, Derya/TOK, Mehmet Can, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 12.Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2018
  • ÖZTÜRK, Bahri, İstinaf Mahkemeleri Uluslararası Toplantı, Ankara, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, 2003
  • SARIGÜL, Ali Tanju, Ceza Muhakemesinde İstinaf, 3.Baskı, Ankara, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, 2017
  • ŞAHİN, Cumhur/GÖKTÜRK, Neslihan, Ceza Muhakemesi Hukuku-II, 8.Bası, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2019
  • SELÇUK, Sami, “Üst (İstinaf) Mahkemeler Tezelden Kurulmalı”, Ankara Barosu Dergisi, S.1, 1992, s.20-25
    SELÇUK, Sami, “Konumu Açısından Yargıtay ve Üst (İstinaf) Mahkemeler Sorunu”, Yargıtay Dergisi, C.2, S.4, Ankara, 1976, s.33-51
  • SELÇUK, Sami, “Vicdani Kanı Yargısının Denetimi ve Sınırları-1”, Star Gazetesi, 30.12.2008
  • TOROSLU, Nevzat/FEYZİOĞLU, Metin, Ceza Muhakemesi Hukuku, 18.Baskı, Ankara, Savaş Yayınevi, 2018
  • TOSUN, Öztekin, Türk Suç Muhakemesi Hukuku Dersleri, 2.Bası, İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1976, C.2
  • ÜNSAL, Cengiz, Ceza Muhakemesinde İstinaf, 2.Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2016
    ÜNVER, Yener/HAKERİ, Hakan, Ceza Muhakemesi Hukuku, 14.Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, 2018
  • YENİSEY, Feridun/NUHOĞLU, Ayşe, Ceza Muhakemesi Hukuku, 6.Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2018
  • YENİSEY, Feridun, Ceza Muhakemesi Hukukunda İstinaf ve Tekrar Kabulü Sorunu, İstanbul Üniversitesi Yayınları, Fakülteler Matbaası, 1979
  • YENİSEY, Feridun, “Ceza Adaleti Sisteminin Etkinliği ve Gecikme”, Prof. Dr. Nurullah Kunter’e Armağan, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Eğitim, Öğretim ve Yardımlaşma Vakfı Yayını, 1998, s.477-518
    YENİSEY, Feridun, “Temyizin Genişletilmesi Sorunu”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C.52, S.1-4, 1987, s.117-143
  • YILMAZ, Ejder, İstinaf, 2.Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2005
  • YURTCAN, Erdener, Ceza Yargılaması Hukuku, 15.Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, 2018
  • http://www.mevzuat.gov.tr/
  • http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/
  • https://www.hsk.gov.tr/
  • http://kararlaryeni.anayasa.gov.tr/
  • https://www.sinerjimevzuat.com.tr/
  • http://www.resmigazete.gov.tr/